Matbuat Umum Müdürlüğü’nün 1910 tarihli raporu, en az bir asırlık fişleme geleneğimiz olduğunu ortaya koyuyor. İttihat ve Terakki’nin fişleme belgesi, gazeteleri “hükümete taraftar, bîtaraf ve hilâfgir” olarak üçe ayırıyor.Fişleme, Türkiye’de 28 Şubat dönemiyle birlikte literatürümüzde ağırlık kazanan bir kelime. Kimilerinin, kişileri ya da kurumları tasnif ederek hakkında yorumlar yapması şeklinde ortaya çıkan fişleme, son olarak medya organları hakkında yapılan bir çalışmayla gelmişti gündemimize. Aksiyon’un ulaştığı bir evrak, en az bir asırlık medyayı fişleme geleneğimiz olduğunu ortaya çıkardı. Söz konusu belgeler, İttihat ve Terakki’nin 1910 tarihinde o dönemin basınını fişlediğini ortaya koyuyor. 2 Şubat 1910 tarihli “Matbuat-ı Osmaniye’nin Hâl-i Hâzırı” başlıklı belge, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin önemli isimlerinden Talat Paşa’nın Dâhiliye Nazırlığı dönemine ait.
Bâb-ı Ali Dâhiliye Nezareti Matbuat İdaresi antetli kağıt üzerine hazırlanan belge, Matbuat-ı Dahiliye Müdürü Fazlı Necip imzasını taşıyor. Raporun tarihi 2 Kanun-u Sani 1325, yani 2 Şubat 1910. “Memalik-i Osmaniye’de intişar eden cerâid, 31 Mart’tan beri girdikleri devre-i sükûn ve itidal dairesinde bir tekâmül-ü tedrici ile kendilerine birer meslek tayinine başlamış, hükümete tarafdar, bîtaraf, hilâfgir sınıflarına ayrılmışlardır.” Bu giriş, o günden bugüne pek bir şey değişmediğini ortaya koyuyor. Fazlı Necip Bey, 1909’da yaşanan 31 Mart Vakası’nın ardından yayın hayatına devam eden gazeteleri; hükümet yanlısı, tarafsız ve muhalif olarak üçe ayırıyor. Ve her üç gruptaki yayın organlarını teker teker değerlendiriyor.
RAPOR HANGİ PAŞAYA SUNULACAKTI?
Anadolu topraklarının bilinen ilk fişlemesi, yaklaşık 15 yıldır sahaf Bahtiyar İstekli’nin evrakı arasında bulunuyor. Raporu başka birtakım belge ile birlikte alan İstekli, tarihî açıdan önemli olduğuna kanaat getirdiği için diğer evraktan ayırarak bir kenara koyuyor ve orada unutuyor. Ta ki geçtiğimiz ay Nokta Dergisi’nde yayımlanan haberi görene kadar. 5 sayfa uzunluğundaki el yazması resmî evrakın bir sahafta bulunması, yazıldığı dönemde devlet arşivinde muhafaza edilmediğini ortaya koyuyor. İstekli, Osmanlı’da üst düzey yöneticilerin resmî evrakları şahsî arşivlerinde alıkoyduğuna dair güçlü bir kanaate sahip. Sahafların eline aralarında askerî belgelerin de olduğu çok sayıda resmî evrak geçtiğini anlatıyor.
1878’de Kanun-u Esasi’nin askıya alınmasından sonra Abdullah Cevdet, İshak Sukûtî, İbrahim Temo ve Mehmet Reşit tarafından kurulan İttihat ve Terakki Cemiyeti, belgenin hazırlandığı tarihlerde yönetimi tümüyle ele geçirmese de hükümet ve politikaları üstünde etkili bir durumda bulunuyordu. Osmanlı’nın coğrafyasında hızlı çözülmelerin yaşandığı ve basının tüm toplumsal olaylarda önemli rol oynadığı hatırlandığında Fazlı Necip’in anlaşılır bir gayret içinde olduğu söylenebilir. İttihat ve Terakki, bulunduğu noktaya gelene kadar basın üzerinden güçlü bir muhalefet yürütmüştü. Sarayın baskıcı tutumundan şikâyetçi olan aydınlar ve genç subaylar arasında hızla taban bulan cemiyet, muhalefeti sahip olduğu gazeteler üzerinden gerçekleştirmişti.
24 Temmuz 1908’de Meşrutiyet yeniden ilan edildi; İttihat ve Terakki Cemiyeti üyeleri yeni kurulan hükümette önemli görevler aldı. Talat Paşa, dâhiliye nazırlığına getirilirken Sadaret Makamı da yine cemiyetin isteği ile İbrahim Hakkı Paşa’ya verildi. Ancak bu kez cemiyetin politikasını desteklemeyen kesimlerin sesi daha yüksek çıkıyordu. İkinci Meşrutiyet’in ilanından sonra geniş bir hürriyet kazanan Osmanlı basını, kontrolü güç bir hal almıştı. Ülke genelinde 120 olan gazete ve dergi sayısı hızla artmış, Meşrutiyet’in ilk 7 ayında 730 imtiyaz başvurusu yapılmıştı. 6 Nisan 1909’da İttihat ve Terakki’ye muhalif yayın yapan Serbesti Gazetesi yazarı Hasan Fehmi öldürüldü. Hemen ardından da tarihe 31 Mart Vakası adıyla geçen olaylar patlak verdi. 31 Mart’ın merkezinde Volkan Gazetesi ve sahibi Derviş Vahdeti vardı. Ayaklanma bastırılıp Derviş Vahdeti idam edildikten sonra muhalefet kendine ‘çekidüzen’ vermeye başlamıştı.
Bütün bu olaylar esnasında Matbuat Dâhiliye müdürlüğü görevinde yıllarca Selanik’te gazetecilik yapan Fazlı Necip Bey bulunuyordu. 31 Mart Vakası’nın ardından hazırlanan belgede belirtilmediği için Fazlı Necip Bey’in bu fişleme raporunu hangi makama sunduğu belli değil. Ancak talep üzerine hazırlanıp hükümete takdim edildiği anlaşılan raporun Dâhiliye Nazırı Talat Paşa’ya ya da Sadrazam İbrahim Hakkı Paşa’ya iletilmiş olma ihtimali yüksek. Belge, hürriyet talebiyle yönetimde yer alan İttihat ve Terakki’nin kendi hedefi olan bu özgürlük ortamından kısa sürede rahatsız olduğunu gözler önüne seriyor.
TANİN HÜKÜMETİN SESİ; RUMCA GAZETELERE DİKKAT
Hükümetin basınla ilişkilerini düzenlerken göz önünde bulundurması maksadıyla hazırlanan raporda, günlük ve haftalık yayınlarla birlikte mizah dergileri ve azınlık cemaatlerinin yayın organları da inceleniyor. O tarihlerde basılı yayın sayısının çok daha fazla olduğu bilinse de raporda sadece 37 yayın organı ele alınıyor. Fazlı Necip’e göre o günlerde yayınlanan gazeteler arasında en güvenilir olanı Tanin Gazetesi. Kanaatini şu cümlelerle naklediyor: “Hükümete taraftar olan cerâidin (gazetelerin) en başında Tanin Gazetesi temeyyüz eder ki dâhilde ve hariçte efkâr-ı umumiye (büyük çoğunluk) Tanin’i İttihat ve Terakki Fırkası’nın ve bir dereceye kadar hükümetin müruc-u efkârı (fikirlerini yayma vasıtası) olmak üzere tanıyor. Ve mazhar olduğu rağbet itibarıyla da Tanin Türkçe gazetelerin birinci mertebesinde bulunur.” Ve ardından hükümetin güvenine layık diğer gazeteleri sıralıyor: “İttihat ve Terakki Fırkası’na ve hükümete zahir olan ve efkâr-ı umumiyede hükümete itimad hissini takviyeye çalışan gazeteler -haiz oldukları ehemmiyet itibarıyla- sırasıyla şunlardır: Tasvir-i Efkar, Tercüman-ı Hakikat, Selanik’te Yeni Asır, İzmir’de İttihad, İstanbul’da Ermenice intişar eden Azadamard, Fransızca La Turquie ve Levant Herald.”
Tarafsız gazetelerin başında ise 31 Mart’a kadar şiddetli muhalefet ederken yazarlarından Ali Kemal’in firarının ardından bir süre kapalı kalıp yeniden açılan İkdam geliyor. Fazlı Necip’e göre İkdam artık ‘gayet bîtaraf’ bir gazetedir. Ardından Sabah, El-Adl, Eş-Şems, Seruş, İstanbul, Jamanak, Aravlik ve Hıravnik ile Ceride-i Şarkiye geliyor.
Üçüncü bölümdeki muhalif gazeteler arasında Yeni Gazete ve Jön Türk dışındakilerin tamamının azınlıklara ait olması dikkat çekiyor. Fazlı Necip’e göre muhalif yayın yapan gazeteler arasında en önemlileri Rumca olanlar. Zira bu gazeteler genellikle şovenizm hissini besleyerek Rum Osmanlıları hükümetten uzaklaştırıyor: “Hükumet-i Hazıra’yı bütün Rumları Türkleştirmek, imtiyâzât-ı mezhebiyeyi ref’e (kaldırmaya) çalışmak politikası takip eylemekle ittiham ederler. Her vesileden bil-istifade memlekette asayiş ve adalet olmadığını, hükümetin muvaffakiyetsizliklerini işaa ederler (yayarlar).”
Bu kanaatini aktardıktan sonra Atina’da yayınlanan bazı gazetelerin İstanbul’a girmesinin yasaklanması üzerine yaşanan bir olayı anlatıyor Fazlı Necip: “Atina gazetelerinden bazıları Rum Osmanlıların efkârını zehirleyecek neşriyatta bulunduklarından dolayı Memalik-i Osmaniye’ye men-i duhulleri (girişlerinin yasaklanması) meclis-i vükelaca (bakanlar kurulu) taht-ı karara alındığı zaman bu memnuiyetin ref’i için teşebbüsatta bulunan Yunan Sefiri Mösyö Gripadis İstanbul’da intişar eden Rumca gazetelerin Atina gazetelerinden daha şiddetli lisan istimal eylediklerini Hilmi Paşa Hazretleri nezdinde iddia etmiş ve fil-hakika iki kısım matbuatın münderecatı (içeriği) tedkik ve mukayese olundukta İstanbul’daki Rumca Gazetelerden bir kısmının münderecatı Atina Gazetelerininkinden daha şedit olduğu tezahür eylemiştir.”
Fazlı Necip Bey, üst makamlara iletilmek üzere kaleme aldığı raporda yayın politikaları sebebiyle Divan-ı Harp tarafından kapatılan gazetelerin ertesi gün önceden ihbarname verilerek hazırlanmış yeni bir isimle yayına başladıklarından şikâyet ediyor. Mahkemelerin matbuata karşı müsamahakâr davrandıklarından ve basın özgürlüğünün en serbest ülkelerde aynı seviyede olduğundan yakınan Fazlı Necip, İttihat ve Terakki’nin Sultan Abdülhamid’e muhalefet ederken en fazla baskı ve sansürü gündeme getirdiğini unutmuş görünüyor: “Anasır (etnik unsurlar) arasında ihtilafat tevlit edecek (ihtilaf doğuracak) ve haysiyet-i milliyeyi cerihadâr eyleyecek (milli haysiyeti yaralayacak) neşriyata karşı bile hiçbir ceza mevcut değildir. Memleketimizde nüfuz ve tesirat-ı hariciye tahtında (dış tesirler altında) intişar eden gazeteler bundan istifade ediyorlar.” Anlaşılıyor ki caydırıcı bulduğu tek tedbir, Sadayı Millet Gazetesi’nin imtiyaz sahibine verilen “matbuat camiasını epeyce ürkütmüştür” dediği iki ay hapis cezası.
Mizah gazetelerini de saydıktan sonra değerlendirme yapan Matbuat Dâhiliye Müdürü Fazlı Necip Bey, genel durumdan memnun görünüyor: “Matbuatta nispeten pek iyi bir cereyan mevcut olması, ekseriyetin Hükümete taraftar ve hiç olmazsa bitaraf bulunması Divan-ı Harb-i Örfi’nin tesirat-ı azîmesi görülmekte olmasından münbaistir.”
Bahtiyar İstekli’nin tekrar rafa kaldırdığı bu belge pek çok başka tarihî evrak gibi alıcısını bekliyor. Resmî makamlar şimdiye dek bu tür evrakı toplamaya pek gönüllü olmamış. Bu tavır değişirse tarihe ışık tutacak kaynaklar gerçek yerini bulmuş olacak.
Orijinal Metin
Babıali
Dahiliye Nezareti
Matbuat İdaresi
Adet: 1
Matbuat-ı Osmaniye’nin Hâl-i Hazırı
Memalik-i Osmaniye’de intişar eden cerâid, 31 Mart’tan beri girdikleri devre-i sükûn ve itidal dairesinde bir tekâmül-ü tedrici (yavaş yavaş olgunlaşma) ile kendilerine birer meslek tayinine (yol belirlemeye) başlamış, Hükümete tarafdar, bitaraf, hilâfgir (muhalif) sınıflarına ayrılmışlardır. Bunlardan başka bir de dördüncü sınıf vardır ki bir meslek takip etmeyerek bazen kuvvetli taraftar, bazen şiddetli muarız görünüyorlar.
Hükümete taraftar olan cerâidin en başında Tanin Gazetesi temeyyüz eder ki dâhilde ve hariçte efkâr-ı umumiyye (büyük çoğunluk) Tanin’i İttihat ve Terakki Fırkası’nın ve bir dereceye kadar Hükümetin müruc-u efkârı (fikirlerini yayan, geçerlilik kazandıran) olmak üzere tanıyor. Ve mazhar olduğu rağbet itibarıyla da Tanin, Türkçe gazetelerin birinci mertebesinde bulunur. İttihat ve Terakki Fırkasına ve hükümete zahir olan ve efkâr-ı umûmiyede hükümete itimad (güven) hissini takviyeye çalışan gazeteler – haiz oldukları ehemmiyet itibarıyla – sırasıyla şunlardır: Tasvir-i Efkâr, Tercüman-ı Hakikat, Selanik’te Yeni Asır, İzmir’de İttihad, İstanbul’da Ermenice intişar eden Azadamard, Fransızca La Turquie ve Levant Herald.
TASVİR-İ EFKÂR: İlk intişarında (çıktığında) ihraz eylediği (sahip olduğu) rağbet ve ehemmiyeti muhafaza edememiştir. Bunu bazı havas (sıradan vatandaş) okur.
TERCÜMAN-I HAKİKAT: Akşamları intişar eder. Makâlâtı celb-i inzar etmez (makaleleri dikkati çekmez) bir havadis gazetesidir.
SELANİK’TE YENİ ASIR, İZMİR’DE İTTİHAT GAZETELERİ: Vilayâtın (yayınlandıkları şehirlerin) en mühim cerideleridir.
AZADAMARD: İttihat ve Terakki Cemiyeti ile akt-i itilaf eylemiş (antlaşma yapmış) olan Taşnaksutyun Cemiyeti’nin mürûc-u efkârıdır (yayın organı). Puzantyun Gazetesi’nden sonra en ziyade mazhar-ı rağbet olmuş (ilgi çekmiş), sahib-i nüfuz (etkili) Ermeni gazetesidir.
LA TURQUE: Beyoğlu’nun en mühim ceridesi olmak mertebesini iktisab eylemiştir.
LEVANT HERALD: Pek az okunur. Tesiri azdır.
Bîtaraf (tarafsız) Bulunan ve Her Halde Menâfi-i Osmaniye’ye (Osmanlı menfaatine) Hizmet Etmeye Çalışan Gazeteler Şunlardır:
İKDAM: 31 Mart Hadisesi’ne kadar şiddetli hilâfgirândan (muhalif) olduğu halde Ali Kemal’in firaren çekilmesi üzerine yeniden açılan İkdam, gayet bîtaraf ve mütekayyim bir meslek ittihaz eylemiş, inzar-ı umumiyede (kamoyunda) yine mühim bir mevki işgal eylemeye muvaffak olmuştur. En ziyade bed-havâhanın (kötü niyetlilerin) menâfi-i Osmaniye hilâfında (Osmanlı menfaatleri karşıtı) neşriyatına mukabele ve müdafaat ile işgal eder. Tecrübedîde erkânın (tecrübeli yöneticilerin) mevki-i iktidarda kalmasına taraftar olmakla beraber mücerret erbâb-ı iktidarı (yönetimde bulunanları) da takdir eder.
SABAH: Bilhassa Dikran Kelekyan Efendi’nin makâlât-ı siyasiyesiyle (siyasi makaleleriyle) temeyyüz eylemiştir. Mesâil-i dâhiliyede (iç meselelerde) hiç bir fırkaya temayül (eğilim) göstermekten tevekkî eder (geri durur). Bîtarafiyi muhafazaya son derece itina eyler, muhafazakârdır.
KELİMET-ÜL HAK: Arapça. Haftada iki defa intişar eder, temamıyla bîtaraftır.
EL-ADL: Arapça. Haftalık, bîtaraftır.
EŞ-ŞEMS: Farsça. Haftalık, bîtaraftır.
SERUŞ: Farsça. Haftalık, bîtarafdır.
İSTANBUL: Fransızca. Bîtarafisini (tarafsızlığını) muhafaza eder.
JAMANAK: Ermenice. Hıristiyanlığın ve milliyetin haiz-i nüfuz (nüfuz sahibi) olmasına çalışmakla, beraber menafi-i Osmaniyeye hâdimdir. (Osmanlı’nın menfaati için çalışır.)
ARAVLİK ve HIRAVNİK: Ermenice. Adana Hadisesini müteakip ve Patrik Efendi’nin istifası üzerine Hükümet-i Hazıra (şu anki hükümet) aleyhinde pek şiddetle idare-i kelam eyledikleri halde tedricen kesb-i itidal etmişlerdir (yavaş yavaş orta yola gelmişlerdir).
CERİDE-İ ŞARKİYYE: Ermenice. Hurûf-u Türkçe ibare (Ermeni harfleriyle Türkçe) Anadolu’da Ermenice bilmeyen Ermenilere mahsustur. İstanbul’da hemen hiç okunmaz.
Hükümete hilâfgir olan gazeteler meyânında Rumca intişar edenler, alelumûm (genellikle) şovenizm hissiyatını besleyerek Rum Osmanlıları hükümete ısınmaktan, Patrikhaneye merbutiyetlerini (bağlılıklarını) kûşetmekten (dinleyicisi olmaktan) men için Hükumet-i Hazıra’yı bütün Rumları Türkleştirmek, imtiyâzât-ı mezhebiyeyi ref’e (mezhep imtiyazlarını kaldırmaya) çalışmak politikası takip eylemekle ittiham ederler (suçlarlar). Her vesileden bil-istifade memlekette asayiş ve adalet olmadığını, hükümetin muvaffakiyetsizliklerini işaa ederler (yayarlar). Atina Gazetelerinden bazıları Rum Osmanlıların efkârını zehirleyecek neşriyatta bulunduklarından dolayı Memalik-i Osmaniye’ye men-i duhulleri (girişinin yasaklanması) meclis-i vükelaca taht-ı karara alındığı zaman bu memnuiyetin ref’i (yasağın artırılması) için teşebbüsatta bulunan Yunan Sefiri Mösyö Gripadis İstanbul’da intişar eden Rumca gazetelerin Atina gazetelerinden daha şiddetli lisan istimal eylediklerini (kullandıklarını) Hilmi Paşa Hazretleri nezdinde iddia etmiş ve fil-hakika iki kısım matbuatın münderecatı (içeriği) tedkik ve mukayese olundukta İstanbul’daki Rumca Gazetelerden bir kısmının münderecatı Atina Gazetelerininkinden daha şedit (şiddetli) olduğu tezahür eylemiştir.
Bu gazetelerin ittihâd-ı anâsır (unsurların birliği) maksadını ihlal edecek ve ahalinin hükümete emniyet ve itimadını selb eyleyecek (yok edecek) neşriyat-ı garazkârâneleri (kötü niyetli yayınları) Divan-ı Harpçe tedkik olunmak üzere tercüme ve tevdi’ edilmekte, ara sıra bazı gazeteler Divan-ı Harpçe tevbih (tenbih, uyarı) ve tatil (yayından kaldırma) olunmakta ise de tatil olunan gazete elinde hazır bulundurduğu ihbarnamesi verilmiş diğer bir nam ile ferda-yı intişara (ertesi gün yayına) başlamaktadır.
Hilâfgir Gazetelerin Başlıcaları Şunlardır:
SADÂYI MİLLET: Bazı Rumlar tarafından neşredilmektedir. Sermayesi Patrikhanece verildiği rivayet olunur. Diğer bir rivayet Şeyhülislam-ı esbak (eski Şeyhülislamlardan) Cemal Efendizâde Muhtar Bey’in sermayesiyle intişar eylediği merkezindedir. Evvelce Sadâyı Millet namıyla intişara başlamış, Serbestî Gazetesi muharrirlerinden bir takımını toplamıştı. Divan-ı Harp kararıyla tatil edilmesi üzerine “Cidâl” namıyla intişar eyledi. Bu da tatil edilerek müdür-ü mes’ûlü iki ay hapse mahkûm edildiğinden namını “İtilaf”a tahvil etmişti. Ahiren Divan-ı Harpçe mazhar-ı afv olduğundan iki güne kadar yine eski namını alacaktır. Müphem ifâdât (şüpheli ifadeler) ile efkârı teheyyiç (heyecana, galeyana getirme) edecek surette hükümete taarruzat ve isnadattan hali kalmıyor. (Hükümet aleyhtarı yayın yapmaktan geri durmuyor.)
EKLİSYATİKİ ALİTYA: Patrikhanenin resmi gazetesidir. Vilâyattan icraat-ı hükümet (hükümetin icraatları) aleyhine Patrikhane’ye vaki olan bilcümle iş’aratı ve şikayatı inzara vaz’ı ile Rumların Hükümet-i Hazıra’dan ne derece müştaki (şikayetçi) olduğunu, Hükümet’in Rumlara karşı ne kadar su-i muamelatta (kötü muamelede) bulunduğunu ifham ile Rum Osmanlıları Patrikhaneye merbut (bağlı) tutmaya çalışır.
PRONUDOS: Gerek neşriyat gerek nüfuz itibarıyla Rum Gazetelerinin en mühimidir. Patrikhane menâfiine (menfaatlerine) hizmet eder. Hükümet-i hazıra’nın şiddetle aleyhinde bulunanlardandır. Sahibi Yunanlıdır.
NEO LOGOS NİS ANATOLU: Neo Logos namıyla neşriyat-ı bedhevâhanesinden (kötülük ve kin dolu yayınlarından) dolayı Divan-ı Harpçe tatil olunduğu halde ertesi günü bu nam ile intişara (yayına) başlamıştır. Aynıyla Pronudos’un mesleğindedir. Sahibi Yunanlıdır.
PATRİS: Nisbeten yeni ve az ehemmiyetlidir. Mamafih tamamıyla diğerlerinin mesleğini (yolunu) takip eder.
TARROS: Bir aydan beri intişara (yayına) başlamıştır. Patrikhanenin de şiddetle aleyhinde bulunmaktadır. Patrikhaneden tahsisat (ödenek) almadığı için bu mesleği takip eylediği, tahsisata nail olunca diğerlerinin mesleğine süluk eyleyeceği rivayet olunur.
ARAVLİK: Ermenice. Ermeni Gazetelerinin yegâne hilâfgir (muhalif) olanıdır. Neşriyatı alel-ekser (çoğunlukla) erkan-ı hükümetten bazı zevata karşı şahsî ve garazkârânedir.
VESTİ: Bulgarca. Haftada iki defa intişar eder. Garazkâr ve hilâfgirdir. Bunlardan maâda Selanik’te ve İzmir’de Rumca ve Bulgarca intişar eden bil-cümle gazeteler hilâfgirâne bir meslek ihtiyar eylemektedirler.
Mesleği ve rengi belli olmayan bazı mesâilde (bazı konularda) şiddetle hilâfgir, bazı mesâilde samimiyetle hayırhavah (iyi niyetli) görünen ve alel-ekser erkân-ı hükümetten bazılarının şahsına hücum ile müheyyeç neşriyat ile gazetelerinin sürümünü tezyide (artırmaya) çalışan cerâid bizde büyük bir ehemmiyet kazanamamış, daima ikinci, üçüncü derecede kalmışlardır.
YENİ GAZETE: Mesleğini sık sık tebdil ettikten (değiştirdikten) sonra linç meselesinden beri hilâfgirân meyânında bulunuyorsa da Hilmi Paşa’nın sükûtuyla müşarünileyhin zatına olan infialatı da sükûnet bulmuş, son günlerde neşriyatı biraz kesb-i itidal eylemiştir.
PUZANTİYON: Ermenice. Ermeni matbuatı halen meslek itibarıyla sosyalist ve kalarikal renklerini almışlardır. Puzantiyon da kalarikal kısmına daha meyyal olmakla beraber bir fikir ve meslekte sebat edemiyor.
JÖN TÜRK: Fransızca. Bu da Yeni Gazete gibidir. Bazen pek hayırhavah ve hükümete taraftar makâlât neşreylediği halde bazen de garazkârâne şiddetli hücumlarla taarruzatta bulunur. Türkler tarafından idare olunan yegâne Fransızca gazetedir. Beyoğlu’nda epeyce kesb-i ehemmiyet eylemiştir(önem kazanmıştır). Mazhar-ı rağbet oluyor.
OSMANİŞER LYOD: Almanca ve Fransızca. Alman Musevileri sermayesiyle tesis olunmuş, Alman menâfiine sarahaten hizmet eder (açıkça Almanların menfaatine hizmet eder.) Bu menâfiin icabatına göre bazı mesâilde hükümete dost, bazı mesâilde şiddetli hilâfgir görünüyor.
Bu dört kısım matbuattan başka haftalık ve haftada iki defa intişar eden, bir iki ay devam edebilerek kapanan ve yenileri çıkan bir kısım mütehavviç cerâid daha vardır ki ekseriyetle avampesendâne (halkın nabzına göre) neşriyat ile iştigal ederler. Mazhar-ı rağbet olamadıkları, temin-i hayat edemedikleri için efkâr-ı umumiye üzerinde mühim bir tesirleri yoktur. Halen bu kabil cerâidden Türkçe olarak intişar eden Şaka, Muhacir, Tenvir-i Efkar, Çulyan, Türk Derneği gazeteleridir ki hiç birinin ehemmiyetle siyaset ile iştigal ettiği ve hilâfgirane neşriyatta bulunduğu görülmüyor.
Mizah gazeteleri, meşrutiyeti müteakip mazhar oldukları rağbet-i fevkaladeyi (fevkalade rağbeti) ve tesirleri tedricen kaybeylemişlerdir. Edebi cerâid ve resâil de pek müşkülat ile yaşayabiliyorlar. Halk en ziyade siyasiyat ile iştigale heveskârdır. Erbab-ı mütalea hep birinci tabakada bulunanlardır. Binaenaleyh en ziyade satılan, ciddi siyasi gazetelerdir.
KALEM: Tirajı iki bine kadar düştüğü için hacmini ve fiyatını küçültmeye mecbur olmuştur. Mamafih yine zararda olduğundan büsbütün kapanması melhuzdur. Halen ciddi ve itidalperver bir meslek takip eyliyor.
KARAGÖZ: Bu da rağbetten düşmüştür. İtidalkarane hareket ediyor.
İMROS: Rumca. Şiddetle Hükümet-i Hazırayı tenkid ve istihfaf eder (hafife alır). Bazı neşriyatı mahkemeye, bazıları Divan-ı Harb-i Örfi’ye gönderilmiştir.
PİRAZMOS: Rumca. Antikalarikaldir. Ekseriyetle papazları istihfaf eder. Hükümete karşı neşriyat ve taarruzâtı pek nadirdir.
GAVROS: Ermenice. Bîtaraf neşriyat ve şathiyat (mizah şiirleri) ile iştigal eder.
GARANPAD: Ermenice. Yeni intişara başlamıştır. Sahibinin mesleğine nazaran hilâfgir olacağı şüphesizdir.
Matbuatta nispeten pekiyi bir cereyan mevcut olması, ekseriyetin hükümete taraftar ve hiç olmazsa bîtaraf bulunması Divan-ı Harb-i Örfi’nin tesirâtı azîmesi görülmekte olmasından münbaistir. Gerçi Divan-ı Harb-i Örfi’nin gazeteleri tatil etmesinin büyük bir tesiri görülmüyor. Çünkü bir gazete tatil olununca sahibi isminde cüz’i bir ta’dil icra ederek beyanname itasıyla (beyanname vererek) ertesi gün neşriyatına devam edebiliyor. Fakat Divan-ı Harb-i Örfi’ce Sadâyı Millet Gazetesi Sahib-i imtiyazının iki ay hapse mahkûm edilmesi müntesibin-i matbuatı (matbuat camiasını) epeyce ürkütmüştür.
Matbuat İdaresi Tedkikat Kalemi’nden gönderilen evrak üzerine müdde-i umumilerin davasıyla mehâkim-i nizamiyece taht-ı mahkemeye alınan gazetelerin umumu beraat etmiştir. Mahkemeler matbuata karşı gayet mümasatkârâne hareket ediyorlar. Matbuat Kanun-u Cedid-i gazeteleri en serbest memleketler matbuatı derecesinde hürriyet-i mutlakaya mazhar eylemiştir. Anasır (ırklar) arasında ihtilafat tevlit edecek( ihtilaf doğuracak) ve haysiyet-i milliyeyi cerihâdar eyleyecek (milli haysiyeti yaralayacak) neşriyata karşı bile hiç bir ceza mevcut değildir. Memleketimizde nüfuz ve tesirat-ı hariciye tahtında (dış tesirler altında) intişar eden gazeteler bundan istifade ediyorlar.
Hilafgirân zümresinden olan gazetelerden ekserisinin bir nüfuz ve tesir-i hariciye meclup (dış tesire bağlı) oldukları, bu yüzden temin-i menfaat eyledikleri muhakkaktır. Ezcümle Rumca vatan perverâne ve hayırhavâhâne (iyi niyetli ve hükümet yanlısı) neşriyatta bulunacak bir gazetenin yaşamı mümkün olmadığı temin ediliyor. Bu kabil neşriyatta bulunacak Rumca bir gazete diğer Rum cerâidi tarafından hıyanetle ittiham, umumiyetle üzerine hücum edilerek terzil ve iskat olunmaktadır. Bu kabil cerâidin hemen cümlesi menafi-i şahsiyelerini (şahsi menfaatlerini) her türlü nazariyyata tercih eylemekte olmalarına nazaran bunlardan efkâr-ı umumiye üzerinde icra-yı tesir edebilmek ehemmiyetini ihraz eylemiş bulunanları menafi-i devlet ve memlekete muvafık neşriyata sevk ve isale için hükümetçe tedabir-i ciddiye ve müessire ittihazı derece-i vücuptadır.
2 Kanun-u Sani
25 Matbuat-ı Dahiliye Müdiri
(2 Şubat 1910) Fazlı Necip
23 nisan 2007