Close Menu
Ayşe AdlıAyşe Adlı

    Subscribe to Updates

    Get the latest creative news from FooBar about art, design and business.

    What's Hot

    bibliyofili ile bibliyomani arasındaki ince çizgide yürüyorum

    Nisan 21, 2025

    taşı toprağı tarih bir ülkede yaşıyoruz!

    Nisan 21, 2025

    türkiye’de en ucuz emek, entelektüel emek!

    Nisan 21, 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram
    • Gizlilik Politikası
    • iletişim
    • hakkımda
    Ayşe AdlıAyşe Adlı
    • Yeşilçam’dan Portreler
    • Geçmiş Zaman Olur Ki…
    • Türkiye Kurulurken…
    • Hoş Sada!
    • Tüm Kategoriler
      • Şehir ve Mekan
      • Dünya’dan
      • GeziYorum
      • Kitabiyat
      • Nadir Söyleşiler
      • O Şehr-i İstanbul Ki…
      • Portreler
      • Sinema Yazıları
      • Sanat Penceresi
      • Tarih Yazıları
      • MetaFizik
    Ayşe AdlıAyşe Adlı
    Dünya'dan - açe’de ramazan!

    açe’de ramazan!

    Diller başka kelimelerle dua etse de, sofralara başka tatlarda yemekler konsa da dünyanın tsunami ile adını duyduğu Açe’de de Ramazan rahmeti ve bereketi bolca hissediliyor.
    Şubat 12, 2015
    Share
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

     

    Ramazan, gönüllerin gurbeti en çok hissettiği ay belki de. Bu yüzden olsa gerek, iftar ve sahur sofralarına aileyle, dostlarla oturmanın yolları aranıyor. Biliniyor ki ramazanın bereketi ‘birlikten’ geçiyor. Ev, ocak, aile; iftar, sahur, teravih; samimiyet, muhabbet, bereket ama ille de memleket demek ramazan… Bu cümleler ‘evden’ binlerce kilometre uzakta; evini, tarihini, hafızasını apansız kaybetmiş yüzlerce gencecik fidanın arasında kendini evinde hisseden birine ait. Beytürrahman Camii’nin kubbeleri altında kendine yer bulduğuna şükreden; ama göklerden emanet alınan yıldızlarla yazılan mahyaları da özleyen birine. Maksat binlerce yıllık bir tarihi bugünlere taşıyan Aceh’de (Açe) ramazandan dem vurmak, bu bahaneyle muhabbeti daim kılmak. Ramazanınız, bayramınız hayrolsun…

    Açe, İslam dininin Uzak Asya’daki ilk uğrak yeri. Hicri birinci yüzyılda ticaret kervanları taşımış buraya İslamiyeti. Zamanla bölgeye yerleşen tüccar ve sûfîler yerli halkın İslam’la tanışmasına vesile olmuş. Hacca gitmek isteyen Müslümanların Açe Sultanlığı’nın başkentinde toplanıp buradan yola çıkmaları Banda Açe’ye tıpkı Üsküdar gibi “Mekke’nin Kapısı” unvanını kazandırmış. Günlük ahval içinde, 14 asır önce kazanılan ve tarih boyunca varlığını sürdüren İslam karakterini koklamak hiç zor değil. Ramazanda ise hayat tamamen oruç, namaz ve Kur’an çerçevesinde şekilleniyor.

    Ramazan heyecanı şaban ayının son haftası başlıyor Açe’de. Bir aylık mutfak ihtiyacı belirlenip teferruatlı bir alışveriş yapıldıktan sonra sıra ikinci adıma, ramazan arifesinde yenen ‘Meugang’ (magan) yemeğine geliyor. Endonezya’nın diğer bölgelerinde olmayan bir gelenek magan. Köy halkı herkesin katılımıyla ortak bir kurban kesiyor. Ramazandan önceki son akşam yemeğinde bu kurbanın eti pişiriliyor ve ev, köy ya da şehir dışında çalışan, yaşayan, eğitim gören bütün yakınların katılımıyla hep birlikte yeniyor. Bu yıl pazar gününe denk geldiği için günlük hayatın rutinini bozmasa da geçen yıllarda magan günleri, özellikle üniversitelerin ve okulların boşaldığı söyleniyor. Şehirleşme köye has âdetlerin değişmesine yol açmış elbette. Kurban kesme geleneği şehirde kasaptan et almaya dönüşmüş. Açe, Endonezya genelinde etin en pahalı olduğu bölge. Normalde sık tüketilmese de maganda eve et götürmek baba için prestij göstergesi kabul ediliyor. Taleple birlikte etin fiyatı artıyor bu dönemde.

    Hava sıcak, günler uzun olunca orucun sıkıntısını hafifletmek için birtakım önlemler alınması kaçınılmaz oluyor. İnsanlar gündüzlerin yoğunluğunu geceye çekerek, resmî makamlarsa mesaiyi yarım güne indirip ilk ve orta dereceli okulları tatil ederek giriyor ramazana. Öğrenciler ramazanın ilk haftası okula gitmeye devam ediyor; ancak rutin müfredattan farklı, yoğunlaştırılmış İslami eğitim alıyorlar bu süre boyunca. Okullar, yıl boyu ikindi namazı sonrası camilerde İslami eğitim alan çocuklar için bir hafta süreyle medreseye dönüştürülüyor. Çocukları İslami hayat tarzına ve ibadete yöneltmeyi amaçlıyor bu program. Öğretmenler nezaretinde bir arada iftar ve sahur yapıyor, ramazanda vaktin nasıl geçirilmesi gerektiğini yaşayarak öğreniyorlar. Toplumun her tabakası sosyal hayat içinde kendine yer buluyor.

    Gündüzleri durma noktasına gelen hayat, iftar öncesi sokaklarda ramazana has yiyecek satan kadınlar sayesinde hareketlenir gibi olsa da teravih namazı sonrası kavuşuyor beklenen hareketliliğe. Kadın, erkek, çocuk hep birlikte eda ediliyor namaz. Banda Açeliler için en özel mekân tsunamiyle birlikte dünya nezdinde abideleşen Beytürrahman Camii. Bembeyaz rengi, Hint saraylarını andıran mimarisiyle herkesi kucaklıyor Beytürrahman. Akşam ezanının okunmasıyla birlikte bir anda nereden çıktıkları belli olmayan binlerce kuş da katılıyor bu coşkuya. Camiyi hınca hınç dolduran kalabalık teravih namazının 8 rekâtı tamamlandıktan sonra büyük oranda dağılıyor. Ramazan için özel olarak görevlendirilen imamlar namazın kalanını her iki rekâtta bir getirilen tekbir ve tehlîllerle tamamlıyor. 2004 yılı sonrası sivil toplum faaliyetleri kapsamında çok yabancı gelmiş Açe’ye. Sokakta orang bulek (beyaz insan) görmeye alışıklar. Ama camiye doğru yaklaştıkça kayboluyor bu aşinalık. Bunun iki sebebi var. Birincisi muhatap oldukları beyazlar daha çok Hıristiyan dünyanın temsilcisi, ikincisi ise özellikle kadınlar için cami çevresinde tesettür kapsamında değerlendirilen tek kıyafetin ‘sarung’ olması. Namaz için vazgeçilmez şart, kadın erkek herkesin sarung giymesi. Erkekler iki kenarı dikilmiş geniş bir kumaşı etek gibi bellerinden aşağı dolarken, kadınlar onun üzerine başlarından diz hizasına uzanan ve yüz dışında bütün vücudu kaplayan beyaz bir örtü alıyor. Yabancı dahi olsanız camilerde sarungsuz namaz kılmanız eksiklik addediliyor. Bembeyaz bir kalabalığın içinde leke gibi durmamız özellikle teyzelerin dikkatini çekiyor. Türkiye’den gittiğimizi öğrenince geniş bir mutluluk ve rahatlık yayılıyor yüzlerine; “Oo, orang Türkiii!”

    Burada ramazanın belki de en güzel yanı, 24 saat Kur’an-ı Kerim dinleyebilmek. Tüm Açe’de teravih sonrası sahura kadar mikrofonlardan Kur’an-ı Kerim okunuyor. Köylerde eskiden olduğu gibi cemaate mensup gençler camide nöbet tutup sırayla gerçekleştiriyor bu vazifeyi. Gecenin ilerleyen saatlerinde uykusuzluktan sesi çatlamış, daha eğitiminin başında olduğu için tilaveti bozuk çocukların sesleri kaplıyor karanlığı. O gecenin nöbetçileri sahura kadar birlikte bekliyor. Sabah namazından sonra herkes istirahat için evine çekiliyor. Şehirlerde delikanlıların vazifesini hatim kasetleri görüyor. Kur’an sesiyle uyuyup aynı sesle uyanmak tarifi imkânsız bir atmosfer oluşturmaya yeterken bazı geceler buna dua ve zikir sesleri de karışıyor. Sahura kadar kadın, erkek ve çocuk grupları için Kur’an, hadis, fıkıh dersleri yapılan Açe’de, ramazan, gerçekten Kur’an ayı gibi yaşanıyor…

    Endonezya merkezî hükûmetinden farklı bir hukuki yapısı ve yönetim biçimi olan Açe eyaletinde geleneksel toplum yapısı büyük oranda korunuyor. Hayat köy merkezli dairede yaşanıyor. İnsanlar şehirde eğitim görüp orada çalışsa da yüzleri köye dönük yaşıyorlar. Kültür ve gelenekten bahis açıldığında ‘bizim köyde’ diye başlıyorlar anlatmaya. “Bizim köyde her akşam camide birlikte iftar açılır. Her gün bir ev hazırlar yemeği, erkekler, yetimler ve ‘miskin’ler orada yemek yer.” Akşam namazı öncesi camilerde iftariyelik dağıtıldığına şehirde de şahit olmak mümkün. Küçük bir parça börek, meyve özleriyle renklendirilmiş birkaç çeşit tatlı ve içecek. Cemaat birlikte iftar edip namaz kıldıktan sonra dağılıyor ve asıl yemek namazdan sonra yeniyor.

    Tanıdık kavramlar farklı içeriklerle karşımıza çıkıyor Açe’de. Bunlardan biri de sılatürrahim. Bizim sıla-i rahim olarak telaffuz ettiğimiz kavram ‘aile, akraba ziyareti’ manasına geliyor. Ancak aileler genelde bir arada yaşamayı sürdürdüğü için ‘Safari Ramadhan’ da denilen sılatürrahim başka bir anlama bürünüyor burada. Ziyaretleri aile fertleri değil de siyasiler ve âlimler gerçekleştiriyor. Ay boyu bütün bölgeyi dolaşan hocalar cemaate vaaz-u nasihatte bulunuyor. Evlere habersiz misafir olup onlarla iftar eden, birlikte namaz kılıp sohbet eden siyasiler için de halkla yüz yüze gelme imkânı doğuyor.

    Kabir ve türbe ziyareti, tüm İslam âleminde kıymet verilen âdetlerden. 17’nci yüzyılda yaşayan ve ilk Malayca Kur’an tercümesini kaleme alan Abdurrauf Es-Singkili’nin (Şeyh Kuala) kabri Banda Açeliler için Türkiye’deki Eyüp Sultan’a tekabül ediyor. Türbelerde gördüklerimiz ne kadar tanıdıksa mezarlıklardaki o kadar yabancı… Bu bölgeyi, insanlarını anlamak için tsunamiyi hiç akıldan çıkarmamak gerekiyor. Topyekûn bir altüst oluş… İmamın namazın ardından ‘Ey Rabbimiz; bize gücümüzün yetmeyeceği işler yükleme’ diye yakarması da, insanların mezarlık kapılarında öylece durup geniş yeşilliğe dalıp gitmesi de taze bir hafızanın acısına gönderme yapıyor. Banda Açe’de 6 toplu mezar var. Tsunami sonrası oluşturulan bu alanlarda açılan her çukura 90 kişinin gömüldüğü biliniyor sadece. Kimlikler belli değil. Açeliler yakınlarının hangi mezarlıkta olduğunu, cesedinin bulunup bulunmadığını bile bilmiyor. Bayramlarda dolup taşan bu mekânlar sair zamanlar derin bir sessizliğe teslim oluyor. Hemen her gün mezarlık kapısından içeri ağır, acılı gözlerle bakan bir siluetle karşılaşmak mümkün. Bir tarafta yetişkinler, öte tarafta çocuklar yatıyor. Bakışlar boş boş dolaşıyor çimenler üzerinde…

    Kışı olmayan bir ülke Endonezya. Küresel ısınmadan her yer kadar burası da nasibini almış. Özellikle Banda Açe, kurak bir yağmur mevsimi geçiriyor bu yıl. Sıcaklık oruç tutmayı da daha bir zorlaştırıyor elbette. İftar vaktine kadar en çok özlenen şey içecek. Suya duyulan ihtiyaç, sofraların rengârenk meyve sularıyla donanması gibi bir güzelliğe dönüyor günün sonunda. Dünya üzerindeki tüm bitki türlerinin yüzde 10’u Endonezya’da yetişiyor. Bu çeşitlilik yemeklerden ziyade içeceklerde gösteriyor kendini. Beyaz, yeşil, kırmızı, sarı, siyah, pembe, mor… Başta Hindistan cevizi olmak üzere tüm tropikal bitki türlerinden ağaç liflerine kadar geniş bir yelpazesi var içecek çeşitlerinin. İlk ve belki de tek şart şekerin cömertçe kullanılması. Mutedil sınırların ötesine taşan acı ve tatlı Açe mutfağında yan yana yer alıyor.

    Ramazan, başladığı gibi maganla bitiyor yine. Son iftar bütün aile fertlerinin katılımıyla yapılıyor. Ve çocukların sabırsızlıkla beklediği ‘tekbir keliling’e geliyor sıra. Çoluk çocuk, yaşlı genç herkes araba ve motosikletlerle yollara dökülüp köy köy dolaşarak tekbirler eşliğinde bayramın gelişini kutluyor.

    RAMAZANDA KURBANI YAŞIYORLAR!

    Magan’da; ördek, tavuk ve bufalo etinin bir arada bulunması ve aynı gün pişirilmesi gerekiyor. Ancak Açe Sultanlığı dönemindeki şaşaalı günlerini çoktan geride bırakan halk bunu sadece kitabi bir bilgi olarak aktarıyor şimdilerde. Günlük gazetelerde yayımlanan haberlere göre, 2008 Ramazanı’nda magan için kesilen kurban sayısı şöyle: 8 bin 582 büyükbaş, 5 bin 315 bufalo, 8 bin 661 keçi ve 345 bin 324 tavuk.

    ÇOCUKLARA HER GÜN BAYRAM ETTİREN TATLI: ASOKAYA

    Eşit oranda yumurta, şeker ve Hindistan cevizi sütüne vanilya ilave edilerek mikserle 10 dakika çırpılıyor. Ocakta suyunu çekip jöle kıvamı alana kadar karıştırılarak pişiriliyor. Asıl rengi gri olan bu tatlıya Açeliler çeşitli meyve özleri ve ağaç lifleri ile renk ve aroma katıyor. Değişiklik yapmak hayal gücüne bağlı. İstenirse bu hâliyle pişirilip puding gibi servis yapılırken, mikserle çırpılan karışım buhara oturtulmuş meyve parçacıklarının üzerine dökülerek aynı şekilde suyunu çekinceye kadar pişirilebiliyor. Asokaya Ramazan’da sıkça yapılan ve özellikle çocukların çok sevdiği bir tatlı.

    22 eylül 2008

     
    Related Posts

    açe’de bir devrin sonu

    Şubat 5, 2021

    bir eşiği atlayınca…

    Şubat 13, 2015

    şehr-i Nuh; şırnak;

    Şubat 13, 2015
    Add A Comment
    Leave A Reply Cancel Reply

    Çok Okunanlar
    bibliyofili ile bibliyomani arasındaki ince çizgide yürüyorum
    Nisan 21, 2025
    taşı toprağı tarih bir ülkede yaşıyoruz!
    Nisan 21, 2025
    türkiye’de en ucuz emek, entelektüel emek!
    Nisan 21, 2025
    biz çalıkuşu nesliyiz!
    Nisan 21, 2025
    anadolu kitabı koruyamamıştır
    Nisan 21, 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram Pinterest
    • Gizlilik Politikası
    • iletişim
    • hakkımda
    © 2025 Ayşe Adli

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.