ABD’de düzenlenen farazi dava yarışmasına katılan genç hukuk adamlarının ‘küresel tecrübesi’ uluslararası arenada karşılaşılacak meselelerde işe yarayacak cinsten görünüyor.Şubat ayında İstanbul’da kapalı kapılar ardında görülmeye başlayan bir dava, geçtiğimiz hafta Washington’a taşındı. Türkiye ile birlikte başka ülkelerden gelen öğrencilerin de krize dönüşmeden çözmeye çalıştığı bir uluslararası hukuk davasıydı bu. Onlarca ülkenin hukuk fakültelerinde eğitim alan öğrenciler, Adalya devleti ile kötü niyetli olmakla ve verdiği bağlayıcı sözden caymakla suçladığı Rotin Union (Rotin Birliği-RB) arasındaki soruna çözüm arıyordu.
Detayları basına yansımayan davanın özeti şu: Rotin Union isimli 5 üyeli birliğe katılmak isteyen Adalya, kendisinden istenen ekonomik kriterleri zorlanarak da olsa yerine getirmiştir. Sonuçta üyelik anlaşması yapılır. Lakin ülke, birliğe üye olmak için canını dişine takmışken Adalya içinde azınlık kabul edilen küçük bir grubun ekonomik durumu bozulur. Bunu fırsat bilen RB, “insan ve azınlık haklarına saygılı bir toplulukta Adalya’ya yer olmadığı” gerekçesiyle üyelik sözünü yerine getirmekten vazgeçer. Adalya bu durumda davayı uluslararası hukuk gündemine taşır.
Birlik ve aday ülke isminin kulağınıza yabancı gelmesi, sizi dünya ahvalinden koparmasın. Yukarıda kabaca özetlediğimiz dava, 45 yıldır düzenlenen bir farazi dava yarışmasının konularından biri sadece. Gerçekte öyle bir birlik de devlet de yok.
HERKES AYNI DAVAYA BAKIYOR
Yarışmayı, merkezi Amerika’da bulunan Uluslararası Hukuk Öğrencileri Birliği (ILSA) düzenliyor. Müsabakaların öncelikli hedefi hukuk fakültesi öğrencilerinin dünya gündemine geniş bir ufukla bakabilmesi. Öğrencilerin tartışmasına açılacak konu, ILSA tarafından belirleniyor ve yarışmadan 7-8 ay kadar önce katılımcı okullara gönderiliyor. Danışmanlar nezaretinde tespit edilen olayda çelişki olmaması ve müzakerelerin verimli geçmesi için konunun biraz da çetrefilli olması gerekiyor. Adı “The Philip C. Jessup International Law Moot Court Competition” olan yarışma dünya genelinde tüm hukuk fakültesi öğrencilerine açık. Yarışmaya katılan tüm okullar aynı davaya bakıyor. Olayın en heyecan verici ve eğlenceli yönü de bu.
Bu yıl Türkiye’yi temsil etmeye hak kazanan Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencilerinin hırsını kamçılayan başka bir husus da Türkiye’de hukuki süreç daha çok yazılı olarak ilerlediği için, bu şartlarda hazırlanacakları başka bir tecrübe olamayacağı fikri. Amerika’ya gönderilen dava dilekçeleri ile başlayan yarışma sürecinde, kullanılan kelime sayısından kıyafete kadar her şey Uluslararası Adalet Divanı ciddiyetinde ele alınıyor.
Avrupa Birliği gibi bir devletler topluluğuna katılım aşamasında adeta deveye hendek atlatıldığı, tarafımızca malum. Uluslararası farazi dava yarışmasının bu yıl ele alacağı vak’ayı belirleyen ekip de ülkelerin AB’ye üyelik süreçlerinden epeyce ilham almış görünüyor.
Yarışmanın tüm aşamaları İngilizce olduğundan, katılımcıların yabancı dil bilgisi belirleyici oluyor. Üniversite öncesi bir yıllık hazırlık eğitimi de kâfi değil Jessup için. Bilgi Üniversitesi ekibinin tamamı iyi İngilizce eğitim veren orta öğretim kurumlarından geliyor. Bakılan ikinci şeyse not ortalamaları. Bu, hem sergileyecekleri performans açısından hem de hazırlıklar sürerken derslerinin aksamaması bakımından önemli. 8 ay kadar süren zorlu sürecin ardından ABD’ye giden ekipte bulunan Esra Ünal, Zeynep Buharalı ve Kutlu Tarıman ikinci, takımın tek erkek üyesi Burak Taşçı üçüncü, Doğa Akyürek ise dördüncü sınıf öğrencisi. Geçtiğimiz yıl temmuz ayında Yrd. Doç. Dr. Dolunay Özbek danışmanlığında başlayan çalışmalar, Türkiye elemeleri arefesine kadar artarak sürmüş. Dava konusu açıklanmadan önce uluslararası hukukun temel metinlerine yoğunlaşan takım üyeleri, her şey bir yana uluslararası hukuk alanında uzmanlaşmaya başlamaları hasebiyle arkadaşlarına fark atmış durumda.
6 AYDIR ONLARA TATİL YOK
Yukarıda ilk kısmını özetlediğimiz hayali davanın devamına gelince: Uluslararası Adalet Divanı’na başvuran Adalya, azınlığın hassas durumunun daha önceden bilindiğini belirterek RB’nin kötü niyetli olduğunu iddia ediyor. Ancak Adalet Divanı’nda birlikler aleyhine dava açmak mümkün olmadığı için tek tek üye devletler dava ediliyor. Bu arada Rotin Union’un da Adalya tarafından tutuklanan temsilcisini koruması gerekiyor. Bu temsilcinin dokunulmazlığı olup olmadığı da henüz cevap bulabilmiş değil. Ayrıca bu konunun birliği mi yoksa temsilcinin vatandaşı olduğu üye ülkeyi mi ilgilendirdiği de tartışmalı. Adaleti sağlaması istenen yarışmacıların müzakere etmesi gereken son husus da Adalya’nın uyum sürecinde kamulaştırma yapıp yapmadığı.
5’er kişiden oluşan takımlar kendi içlerinde kurdukları iki grupla her iki tarafın tezlerini de savunmak durumunda. Dava konusu Eylül ayı sonunda açıklandığından beri bayram, tatil, gece, gündüz demeden çalışan ekip üyeleri, her seferinde biraz daha rahat ve ikna edici hale gelen konuşma metinlerini defalarca yeniden yazmış. Farazi bir olaya baktıkları için kendilerine verilen bilgiler dışında hiçbir dayanakları yok. Biliyorlar ki bir yerde eksik bilgi varsa o özellikle verilmemiştir.
Amerika’daki turlara İngilizce konuşmayan ülkeleri temsilen katılan öğrencilerin en önemli dezavantajı, yarışmaların İngilizce yapılması. Bilgi Üniversitesi ekibi hazırlıklara başladıkları günden beri kendilerine Türkçe konuşmayı yasaklamış. Hatta bu yasak bazen çalışma saatleri dışına da taşmış. Ve ulusal elemelerin yapıldığı 24-25 Şubat’tan bir gün önce danışman hocaları neredeyse zor kullanarak evlerine gönderene kadar da bu tempodan taviz verilmemiş.
Ankara, İstanbul ve Koç üniversiteleri ile yarışan Bilgi Üniversitesi, elemeler sonucunda 26-30 Mart tarihleri arasında Washington’da yapılan uluslararası bölümde Türkiye’yi temsil etmeye hak kazandı. Akademisyen, hukukçu ve eski yarışmacılardan oluşan hâkimler heyeti, her biri 90 dakika süren dört maç ve final turları sonucunda bu karara vardı. Dolunay Özbek’e göre her okul en iyi öğrencilerini gönderdiği için bu yarışmada kolay rakiple karşılaşma ihtimali yok. Tecrübesi henüz çok taze olan Doğa Akyürek de aynı kanaatte: “Tek istediğim, aşağı indiğimde ‘Allah kahretsin! Şunu niye söylemedim.’ dememekti ve demedim. Ama karar açıklanana kadar sonucun ne olacağı hakkında bir şey söylemek mümkün değildi.” Türkiye elemeleri baştan sona yoğun bir tempoda geçse de final anılarını hatırlamakta zorlananların olması, adrenalinin zirve yaptığı yere işaret ediyor. Yarışma hakkındaki kesin kanaatlerden biri, her müsabakada değişen hâkimler heyetinin konuyu bildiklerinden emin olmak için yarışmacıları sonuna kadar zorladığı.
Aylardır hazırlanmalarına rağmen aşamadıkları bazı handikaplar da var. Konuya Adalya tarafından bakan iddia heyetinin öncelikle Rotin Birliği’ni değil de üye ülkeleri dava etmesinin doğru karar olduğunu ispatlaması gerekiyor. Hemen ardından da tutuklanan birlik temsilcisinin birlik tarafından savunulması talep ediliyor. Savunma makamının açmazı ise üyeliğin reddi konusunda sorumluluğu yargılanması mümkün olmayan birliğe atan devletlerin sıra temsilciyi savunmaya geldiğinde hep birlikte müdahil olmak istemeleri. Yarışmacılara düşense ispat etmeleri kolay olmasa da bu taleplerin çelişki olmadığını ortaya koymak.
Türkiye, The Philip C. Jessup International Law Moot Court Competition’a 15 yıldır katılıyor. Şimdilik Türk ekiplerinin Amerika’dan elde ettiği bir derece yok. Bu yılki katılımcı Bilgi Üniversitesi öğrencileri, 100 takımın yarıştığı uluslararası elemelerde 4 ayrı ekiple karşı karşıya geldi ve bir kupayla değil belki ama iyi bir birikim ve keyifli hatıralarla geri döndü. Ancak bugün farazi gibi görünen bu davalar üzerine kafa yormanın tek ödülü Washington’dan alınacak kupa olmasa gerek. Geleceğin Türk avukatlarının yaşadığı bu sanal tecrübenin kıymeti, her ödülün üstünde. Bu seneki dava konusunu görünce şunu düşünmemek elde değil: Rotin Birliği’nin Adalya’ya yaptığının bir benzerini gün gelir Avrupa Birliği Türkiye’ye yaparsa bu çocuklar belki de Türkiye’yi savunan avukatlar arasında olacak. Uluslararası dava yarışması sanal; ama bu ihtimal o kadar da sanal değil gibi, ne dersiniz?
ABD’de düzenlenen farazi dava yarışmasına katılan genç hukuk adamlarının ‘küresel tecrübesi’ uluslararası arenada karşılaşılacak meselelerde işe yarayacak cinsten görünüyor.Şubat ayında İstanbul’da kapalı kapılar ardında görülmeye başlayan bir dava, geçtiğimiz hafta Washington’a taşındı. Türkiye ile birlikte başka ülkelerden gelen öğrencilerin de krize dönüşmeden çözmeye çalıştığı bir uluslararası hukuk davasıydı bu. Onlarca ülkenin hukuk fakültelerinde eğitim alan öğrenciler, Adalya devleti ile kötü niyetli olmakla ve verdiği bağlayıcı sözden caymakla suçladığı Rotin Union (Rotin Birliği-RB) arasındaki soruna çözüm arıyordu.
Detayları basına yansımayan davanın özeti şu: Rotin Union isimli 5 üyeli birliğe katılmak isteyen Adalya, kendisinden istenen ekonomik kriterleri zorlanarak da olsa yerine getirmiştir. Sonuçta üyelik anlaşması yapılır. Lakin ülke, birliğe üye olmak için canını dişine takmışken Adalya içinde azınlık kabul edilen küçük bir grubun ekonomik durumu bozulur. Bunu fırsat bilen RB, “insan ve azınlık haklarına saygılı bir toplulukta Adalya’ya yer olmadığı” gerekçesiyle üyelik sözünü yerine getirmekten vazgeçer. Adalya bu durumda davayı uluslararası hukuk gündemine taşır.
Birlik ve aday ülke isminin kulağınıza yabancı gelmesi, sizi dünya ahvalinden koparmasın. Yukarıda kabaca özetlediğimiz dava, 45 yıldır düzenlenen bir farazi dava yarışmasının konularından biri sadece. Gerçekte öyle bir birlik de devlet de yok.
HERKES AYNI DAVAYA BAKIYOR
Yarışmayı, merkezi Amerika’da bulunan Uluslararası Hukuk Öğrencileri Birliği (ILSA) düzenliyor. Müsabakaların öncelikli hedefi hukuk fakültesi öğrencilerinin dünya gündemine geniş bir ufukla bakabilmesi. Öğrencilerin tartışmasına açılacak konu, ILSA tarafından belirleniyor ve yarışmadan 7-8 ay kadar önce katılımcı okullara gönderiliyor. Danışmanlar nezaretinde tespit edilen olayda çelişki olmaması ve müzakerelerin verimli geçmesi için konunun biraz da çetrefilli olması gerekiyor. Adı “The Philip C. Jessup International Law Moot Court Competition” olan yarışma dünya genelinde tüm hukuk fakültesi öğrencilerine açık. Yarışmaya katılan tüm okullar aynı davaya bakıyor. Olayın en heyecan verici ve eğlenceli yönü de bu.
Bu yıl Türkiye’yi temsil etmeye hak kazanan Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencilerinin hırsını kamçılayan başka bir husus da Türkiye’de hukuki süreç daha çok yazılı olarak ilerlediği için, bu şartlarda hazırlanacakları başka bir tecrübe olamayacağı fikri. Amerika’ya gönderilen dava dilekçeleri ile başlayan yarışma sürecinde, kullanılan kelime sayısından kıyafete kadar her şey Uluslararası Adalet Divanı ciddiyetinde ele alınıyor.
Avrupa Birliği gibi bir devletler topluluğuna katılım aşamasında adeta deveye hendek atlatıldığı, tarafımızca malum. Uluslararası farazi dava yarışmasının bu yıl ele alacağı vak’ayı belirleyen ekip de ülkelerin AB’ye üyelik süreçlerinden epeyce ilham almış görünüyor.
Yarışmanın tüm aşamaları İngilizce olduğundan, katılımcıların yabancı dil bilgisi belirleyici oluyor. Üniversite öncesi bir yıllık hazırlık eğitimi de kâfi değil Jessup için. Bilgi Üniversitesi ekibinin tamamı iyi İngilizce eğitim veren orta öğretim kurumlarından geliyor. Bakılan ikinci şeyse not ortalamaları. Bu, hem sergileyecekleri performans açısından hem de hazırlıklar sürerken derslerinin aksamaması bakımından önemli. 8 ay kadar süren zorlu sürecin ardından ABD’ye giden ekipte bulunan Esra Ünal, Zeynep Buharalı ve Kutlu Tarıman ikinci, takımın tek erkek üyesi Burak Taşçı üçüncü, Doğa Akyürek ise dördüncü sınıf öğrencisi. Geçtiğimiz yıl temmuz ayında Yrd. Doç. Dr. Dolunay Özbek danışmanlığında başlayan çalışmalar, Türkiye elemeleri arefesine kadar artarak sürmüş. Dava konusu açıklanmadan önce uluslararası hukukun temel metinlerine yoğunlaşan takım üyeleri, her şey bir yana uluslararası hukuk alanında uzmanlaşmaya başlamaları hasebiyle arkadaşlarına fark atmış durumda.
6 AYDIR ONLARA TATİL YOK
Yukarıda ilk kısmını özetlediğimiz hayali davanın devamına gelince: Uluslararası Adalet Divanı’na başvuran Adalya, azınlığın hassas durumunun daha önceden bilindiğini belirterek RB’nin kötü niyetli olduğunu iddia ediyor. Ancak Adalet Divanı’nda birlikler aleyhine dava açmak mümkün olmadığı için tek tek üye devletler dava ediliyor. Bu arada Rotin Union’un da Adalya tarafından tutuklanan temsilcisini koruması gerekiyor. Bu temsilcinin dokunulmazlığı olup olmadığı da henüz cevap bulabilmiş değil. Ayrıca bu konunun birliği mi yoksa temsilcinin vatandaşı olduğu üye ülkeyi mi ilgilendirdiği de tartışmalı. Adaleti sağlaması istenen yarışmacıların müzakere etmesi gereken son husus da Adalya’nın uyum sürecinde kamulaştırma yapıp yapmadığı.
5’er kişiden oluşan takımlar kendi içlerinde kurdukları iki grupla her iki tarafın tezlerini de savunmak durumunda. Dava konusu Eylül ayı sonunda açıklandığından beri bayram, tatil, gece, gündüz demeden çalışan ekip üyeleri, her seferinde biraz daha rahat ve ikna edici hale gelen konuşma metinlerini defalarca yeniden yazmış. Farazi bir olaya baktıkları için kendilerine verilen bilgiler dışında hiçbir dayanakları yok. Biliyorlar ki bir yerde eksik bilgi varsa o özellikle verilmemiştir.
Amerika’daki turlara İngilizce konuşmayan ülkeleri temsilen katılan öğrencilerin en önemli dezavantajı, yarışmaların İngilizce yapılması. Bilgi Üniversitesi ekibi hazırlıklara başladıkları günden beri kendilerine Türkçe konuşmayı yasaklamış. Hatta bu yasak bazen çalışma saatleri dışına da taşmış. Ve ulusal elemelerin yapıldığı 24-25 Şubat’tan bir gün önce danışman hocaları neredeyse zor kullanarak evlerine gönderene kadar da bu tempodan taviz verilmemiş.
Ankara, İstanbul ve Koç üniversiteleri ile yarışan Bilgi Üniversitesi, elemeler sonucunda 26-30 Mart tarihleri arasında Washington’da yapılan uluslararası bölümde Türkiye’yi temsil etmeye hak kazandı. Akademisyen, hukukçu ve eski yarışmacılardan oluşan hâkimler heyeti, her biri 90 dakika süren dört maç ve final turları sonucunda bu karara vardı. Dolunay Özbek’e göre her okul en iyi öğrencilerini gönderdiği için bu yarışmada kolay rakiple karşılaşma ihtimali yok. Tecrübesi henüz çok taze olan Doğa Akyürek de aynı kanaatte: “Tek istediğim, aşağı indiğimde ‘Allah kahretsin! Şunu niye söylemedim.’ dememekti ve demedim. Ama karar açıklanana kadar sonucun ne olacağı hakkında bir şey söylemek mümkün değildi.” Türkiye elemeleri baştan sona yoğun bir tempoda geçse de final anılarını hatırlamakta zorlananların olması, adrenalinin zirve yaptığı yere işaret ediyor. Yarışma hakkındaki kesin kanaatlerden biri, her müsabakada değişen hâkimler heyetinin konuyu bildiklerinden emin olmak için yarışmacıları sonuna kadar zorladığı.
Aylardır hazırlanmalarına rağmen aşamadıkları bazı handikaplar da var. Konuya Adalya tarafından bakan iddia heyetinin öncelikle Rotin Birliği’ni değil de üye ülkeleri dava etmesinin doğru karar olduğunu ispatlaması gerekiyor. Hemen ardından da tutuklanan birlik temsilcisinin birlik tarafından savunulması talep ediliyor. Savunma makamının açmazı ise üyeliğin reddi konusunda sorumluluğu yargılanması mümkün olmayan birliğe atan devletlerin sıra temsilciyi savunmaya geldiğinde hep birlikte müdahil olmak istemeleri. Yarışmacılara düşense ispat etmeleri kolay olmasa da bu taleplerin çelişki olmadığını ortaya koymak.
Türkiye, The Philip C. Jessup International Law Moot Court Competition’a 15 yıldır katılıyor. Şimdilik Türk ekiplerinin Amerika’dan elde ettiği bir derece yok. Bu yılki katılımcı Bilgi Üniversitesi öğrencileri, 100 takımın yarıştığı uluslararası elemelerde 4 ayrı ekiple karşı karşıya geldi ve bir kupayla değil belki ama iyi bir birikim ve keyifli hatıralarla geri döndü. Ancak bugün farazi gibi görünen bu davalar üzerine kafa yormanın tek ödülü Washington’dan alınacak kupa olmasa gerek. Geleceğin Türk avukatlarının yaşadığı bu sanal tecrübenin kıymeti, her ödülün üstünde. Bu seneki dava konusunu görünce şunu düşünmemek elde değil: Rotin Birliği’nin Adalya’ya yaptığının bir benzerini gün gelir Avrupa Birliği Türkiye’ye yaparsa bu çocuklar belki de Türkiye’yi savunan avukatlar arasında olacak. Uluslararası dava yarışması sanal; ama bu ihtimal o kadar da sanal değil gibi, ne dersiniz?
2 nisan 2007