Close Menu
Ayşe AdlıAyşe Adlı

    Subscribe to Updates

    Get the latest creative news from FooBar about art, design and business.

    What's Hot

    bibliyofili ile bibliyomani arasındaki ince çizgide yürüyorum

    Nisan 21, 2025

    taşı toprağı tarih bir ülkede yaşıyoruz!

    Nisan 21, 2025

    türkiye’de en ucuz emek, entelektüel emek!

    Nisan 21, 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram
    • Gizlilik Politikası
    • iletişim
    • hakkımda
    Ayşe AdlıAyşe Adlı
    • Yeşilçam’dan Portreler
    • Geçmiş Zaman Olur Ki…
    • Türkiye Kurulurken…
    • Hoş Sada!
    • Tüm Kategoriler
      • Şehir ve Mekan
      • Dünya’dan
      • GeziYorum
      • Kitabiyat
      • Nadir Söyleşiler
      • O Şehr-i İstanbul Ki…
      • Portreler
      • Sinema Yazıları
      • Sanat Penceresi
      • Tarih Yazıları
      • MetaFizik
    Ayşe AdlıAyşe Adlı
    Dünya'dan - ırak dünya mahkemesi

    ırak dünya mahkemesi

    İstanbul'da toplanan Irak Dünya Mahkemesi, Teksas Valisi iken 100'ün üzerinde idam kararını onaylayarak bu konudaki tavrını net biçimde ortaya koyan George W. Bush için Irak'ta yaptıklarının karşılığı olarak sembolik de olsa idam cezası istese biraz avunabilirdik belki...
    Şubat 10, 2015
    OLYMPUS DIGITAL CAMERA
    Share
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

     

    Dünya, her geçen gün küresel sıfatını daha çok hak etse de ulus devlet ve millî egemenlik kavramları hâlâ yerel siyasetler açısından önemini koruyor. Bu nedenle adalet ülküsü dünya halkları için ulaşılamayan bir hayal ufkunda yer alıyor. Son yüzyılda tesis edilmeye çalışılan ulus üstü hukuk sisteminde, güç kimin elindeyse kantarın topuzu o yöne kayıyor.’Teksas valisi iken yüzün üzerinde infaz kararını onaylayan George W. Bush için idam cezası isteyecek misiniz?’ Bu soru Irak Dünya Mahkemesi’nin (IDM) nihai oturumunda uluslararası hukuk profesörü ve İddia Heyeti Başkanı Richard Falk’a soruldu. Ancak IDM’nin İstanbul’da yapılan üç günlük toplantılarının sonucunda bu tür beklentileri boşa çıkaracak bir karar açıklandı. Savaş suçlusu kabul edilen, ABD ve İngiltere başta olmak üzere pekçok kişi ve kurumu yargılayan mahkemenin vicdan jürisi, toplantıyı bir dizi ‘temenni’yi dile getirerek kapattı. “İşgal güçleri Irak’ı derhal terk ederek verdikleri maddi ve manevi zararı tazmin etmeli. Suçlular yargılanmalı.” şeklinde özetlenebilecek sonuç bildirgesinde kamuoyuna da bir çağrı vardı: “Bu adımların hızla atılmasını sağlamak için işgali destekleyen firmaların ürünlerini boykot edin.”

    “İnsanlığa karşı suçlar” kapsamında değerlendirilen bir dizi suçlamayı şahitlerden dinlemek ve tarihe kayıt düşmek amacıyla bir araya gelen IDM, uluslararası hukuktaki bir boşluğun ürünü. Yerel makamlar artık sınır tanımayan diplomatik ilişkilerden kaynaklanan sorunları çözmeye yetmiyor. Bu nedenle ulus üstü mücadelenin tarafları arasındaki karar mercii sorunu, ticaretten diplomasiye pek çok alanda tıkanmaya sebep oluyor.

    Küresel adalet arayışının ilk örnekleri İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ortaya çıktı. Hukukun varlık nedeni, tanımı, kuralları yeniden masaya yatırılırken tartışmaya alışılmadık şekilde sivil toplum da taraf oldu. Hukukun sadece devletlerin ürünü olmadığı düşüncesinden doğan bu girişimin ilk ürünü Nazilerin yargılanması için kurulan Nürnberg Mahkemesi. Ancak muzaffer güçler tarafından tesis edilen mahkemenin kamu vicdanını tatmin etmekte yetersiz kalması, arayışın sürmesine neden oldu.

    Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) kurulana kadar özellikle savaş suçlularının yargılanacağı bir makam olmadığı için bu boşluk, uluslararası sistemde meşruiyeti ve yaptırım gücü olmayan savaş karşıtı hareketler tarafından doldurulmaya çalışıldı. Bu girişimlerin en belirgin özelliği hukuk dilini profesyonelce kullanmaları idi. Geçtiğimiz hafta İstanbul’da nihai oturumu yapılan IDM’nin modeli de bu alandaki en bilinen oluşum olan Russell Mahkemeleri. İngiliz filozof Bertrand Russell öncülüğünde 1967’de kurulan uluslararası mahkeme, ABD’yi Vietnam Savaşı sırasında uyguladığı politikalar nedeniyle yargılayarak suçlu ilân etmişti.

    ABD’nin tavrı sistemi kilitliyor

    Amerika, Rusya ve Çin, 1998’de 120 ülkenin kabul oyuyla kurulan Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni tanımıyor. Küresel gücü elinde bulunduran bu ülkelerin taraf olmaması, fiilen varlığını sürdüren kurumun pratikte âtıl kalması, yani yüzyıllık arayışın sürmesi anlamına geliyor. Russell Mahkemesi kurucularından Ord. Prof. Dr. François Houtart, bu girişimin dünyanın fikri altyapısına önemli katkılar yaptığı görüşünde. Houtart’a göre, kamu vicdanı adına alınan kararların yetkili makamlarca göz önünde bulundurması gerekiyor. Çünkü resmi niteliği olmayan bu teşebbüsler, gerçek bir ihtiyacın ürünü. Amaçlarını, “Savaşın galibi gibi görünen tarafın sorumluluklarını ortaya koymaya çalışıyoruz. Muzafferler her zaman kendi kurallarını koyar ve tarihini yazar. Biz ise ‘geçici olarak’ kaybedenlerin yanında durup, söylediklerini dinliyor, kendi tarihlerini yazmalarına yardım ediyoruz.” şeklinde açıklayan Houtart, aynı zamanda IDM’nin vicdan jürisinde de yer alıyor. 1983’te ABD’nin dünya barışını tehdit eden politikalarının tartışıldığı mahkemeden çıkan kararın Lahey Adalet Divanı tarafından dikkate alındığını kaydeden Houtart, IDM’den çıkan kararın da Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından ciddiye alınacağını düşünüyor.

    İki yıla yakın sürede 20 oturum yapan IDM’nin kuruluş felsefesini Fransız düşünür John Berger’in, “Suçları unutmamalı, kayıtlarını muhafaza etmeliyiz. Zira suçluların ilk işi bunları yok etmektir. Bu efendiler yalnızca masumları katletmezler, hafızayı da maktul ederler… Her geçen gün daha çok insan hayır diyecek. Çünkü bugün korumaya niyetli olduğumuz ve sevdiğimiz herşeye evet demenin önşartı bu.” sözleri ile özetlemek mümkün.

    Alternatif hukuk arayışlarının dünya halklarına adalete saygıyı hatırlatmak için önemli olduğunu belirten Santa Barbara Üniversitesi uluslararası hukuk profesörü Richard Falk, amacın gerçeği bulmak değil, teyit etmekten ibaret olduğunu söylüyor. Yargıya intikal ettirilemeyen olayları dünya kamuoyu ile paylaşma fikriyle oluşturulan IDM, şahit oldukları olaylara karşı sessiz kalmak istemeyenlerin oluşturduğu bir proje. Irak’ın işgali konusunda gerçeklerin gizlendiğini savunan mahkeme heyeti, ABD’nin iddialarını şahitler ve belgeler yoluyla çürütmeyi hedefliyor.

    Dünyanın duyarlı insanlarının pek az durumda bu kadar kendiliğinden bir girişim gerçekleştirdiğini belirten Falk, savaş ve barış meselelerinde hiçbir devletin veya liderin hukuktan üstün olamayacağını belirtiyor. Prof. Falk’a göre maksat ne hukukun anlamını bulmak için akademik bir toplantı yapmak ne de evrensel barışı sağlamak. Sadece temeli 17. yüzyılda atılan egemen devlet anlayışında neyin doğru neyin yanlış olduğuna dair bir ahlaki vicdan muhasebesi amaçlanıyor. “Hukukun üstünlüğü ilkesini hayata geçiremeyen liderler sorumlu tutulabilmeliler. Eğer hükümetler ve Birleşmiş Milletler (BM) hesap sormayı beceremiyor ve istemiyorsa, yasadışı bir savaşa ve uluslararası insan hakları hukukuna aykırı davranışlara dur demek sivil toplumun görevidir.” diyen Falk, bu tür oluşumlara mesafeli duranlara BM Şartı’nda geçen, “Biz bu dünyanın halkları… bizden sonraki nesilleri savaşın felaketlerinden korumaya kararlıyız.” ifadelerinin hatırlatılması gerektiğini söylüyor. Çünkü adaletsiz bir savaş, coğrafi olarak küçük bir bölgede yaşansa da felsefi anlamda dünyanın tüm halklarına karşı açılmış kabul edilebilir.

    “UCM’nin kararı çığır açabilir”

    Mevcut süreci değerlendiren Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Turgut Tarhanlı ise insanlık vicdanı adına sarf edilen çabanın ancak kamuoyunun duyarlılığı sayesinde başarılı olacağını kaydediyor. Amacın gerçekleşmesinin ilk şartı zorlayıcı girişimlerde bulunmak. Böylelikle etkisi artan baskı, tutum değişikliğini de beraberinde getirecek. “Çıkan karar hem savaş konusunda hassasiyetini dile getiren milyonlara hem de bunu görmezden gelen makamlara yönelik mesajlar içeriyor.” diyen Tarhanlı, kamuoyuna iletilen boykot çağrısının kabul görmesi halinde politik ve hukuki platformlarda yapılacak düzenlemelerin hızlanacağı fikrinde.

    IDM’den kısa vadede kesin bir sonuç beklenmiyor. Çünkü heyet ucu açık bir süreç başlattığının farkında. Mahkeme de gücünü pragmatist bir beklenti içine girmeden yürüttüğü mücadeleden alıyor. “Adalet fikri açısından yaralayıcı olsa da uluslararası makamların Irak Savaşı’nın sorumluları hakkında hemen bir teşebbüste bulunmayacaklarını biliyoruz.” diyen Tarhanlı, kısa vadede etkili sonuçlar doğurmasa da bu toplantıların insanlık tarihi için taşıdığı anlamın görülmesi gerektiğinin altını çiziyor. IDM’nin İddia Heyeti’nde de bulunan Tarhanlı’ya göre, suçlu olsalar bile bireysel simaların ön planda tutulmasının bir anlamı yok. Bugün sorumluluk sahibi olan isimler yarın yerini başkalarına bırakabilir. Ya da Şili diktatörü Augusto Pinochet gibi hukuken erişilemez pozisyonda bulunanların konumu bir süre sonra değişebilir. Bu tür çabalarda önemli olan uzun vadede etkili sonuçlar elde etmek.

    George W. Bush hükümeti, mevcut yasalar gereği sadece kendi ülkelerinde yargılanabiliyor. ABD’li savaş karşıtlarının Amerika mahkemelerinde açtığı çok sayıda dava hâlâ devam ediyor. Irak Savaşı’nda ABD’nin stratejik ortağı olan İngiltere ise UCM’ye taraf olduğu için birden fazla platformda yargılanıyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi’ndeki davalar dışında Irak’ın güneyindeki işgal bölgesinde meydana gelen insan hakları ihlalleri nedeniyle yerel mahkemelerden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) uzanan hak arama mücadelesi henüz sonuçlanmadı.

     

    İstanbul Barosu da benzer gerekçelerle uluslararası makamlara İngiltere Başbakanı Tony Blair hakkında suç duyurusunda bulundu. Geçmiş dönemde emsal teşkil edecek dava olmadığı için çıkacak sonuçlar konusunda fikir yürütülemiyor. Lahey Adalet Divanı’nda Kongo Dışişleri Bakanı aleyhine ırkçılığı teşvik ettiği gerekçesiyle açılan davanın ‘egemenliğin korunmasından yararlanan bir kişi hakkında dava açılamayacağı’ gerekçesiyle karara bağlanmadığını söyleyen Tarhanlı, “Uluslararası Ceza Mahkemesi İngiltere’yi yargılamayı kabul ederse uluslararası hukuk adına ilginç gelişmeler yaşanabilir.” diyor.

    4 temmuz 2005


    Related Posts

    açe’de bir devrin sonu

    Şubat 5, 2021

    patani barışı özlüyor!

    Şubat 13, 2015

    yüzlerce kimlik tek potada!

    Şubat 13, 2015
    Add A Comment
    Leave A Reply Cancel Reply

    Çok Okunanlar
    bibliyofili ile bibliyomani arasındaki ince çizgide yürüyorum
    Nisan 21, 2025
    taşı toprağı tarih bir ülkede yaşıyoruz!
    Nisan 21, 2025
    türkiye’de en ucuz emek, entelektüel emek!
    Nisan 21, 2025
    biz çalıkuşu nesliyiz!
    Nisan 21, 2025
    anadolu kitabı koruyamamıştır
    Nisan 21, 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram Pinterest
    • Gizlilik Politikası
    • iletişim
    • hakkımda
    © 2025 Ayşe Adli

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.