Close Menu
Ayşe AdlıAyşe Adlı

    Subscribe to Updates

    Get the latest creative news from FooBar about art, design and business.

    What's Hot

    bibliyofili ile bibliyomani arasındaki ince çizgide yürüyorum

    Nisan 21, 2025

    taşı toprağı tarih bir ülkede yaşıyoruz!

    Nisan 21, 2025

    türkiye’de en ucuz emek, entelektüel emek!

    Nisan 21, 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram
    • Gizlilik Politikası
    • iletişim
    • hakkımda
    Ayşe AdlıAyşe Adlı
    • Yeşilçam’dan Portreler
    • Geçmiş Zaman Olur Ki…
    • Türkiye Kurulurken…
    • Hoş Sada!
    • Tüm Kategoriler
      • Şehir ve Mekan
      • Dünya’dan
      • GeziYorum
      • Kitabiyat
      • Nadir Söyleşiler
      • O Şehr-i İstanbul Ki…
      • Portreler
      • Sinema Yazıları
      • Sanat Penceresi
      • Tarih Yazıları
      • MetaFizik
    Ayşe AdlıAyşe Adlı
    Kitabiyat - sıbyan mektepleri

    sıbyan mektepleri

    Geçmişe dair malumatımız, ön yargı ve komplekslerin ifadesinden öteye geçmiyor çoğu zaman. Tıpkı Cumhuriyet öncesi tedrisat dendiğinde akla ilk olarak falaka, hep bir ağızdan okunan anlamsız tekerlemeler ve nâhoş mekânların geldiği gibi. Peki o günleri hasretle yâd edenlere ne demeli?
    Şubat 10, 2015
    Share
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

     

    Son yıllarda daha çok insanın zihninde “Nereden geldik bu noktaya!” sorusu yankılanıp duruyor. Geçmişten bağımsız bir gelecek inşasının muhal oduğu anlaşılınca da geleneğe doğru aheste bir yolculuktan başka çare kalmıyor. Yeni bir kültür inşası, ancak neyi kaybettiğimizi hatırlamakla mümkün zira. Farkında olmadan, usulca yitirdiğimiz, yerine yenisini koyamadığımız kayıplarımızı… Geçmişe dair malumatımız, ön yargı ve komplekslerin ifadesinden öteye geçmiyor çoğu zaman. Tıpkı Cumhuriyet öncesi tedrisat dendiğinde akla ilk olarak falaka, hep bir ağızdan okunan anlamsız tekerlemeler ve nâhoş mekânların geldiği gibi. Peki o günleri hasretle yâd edenlere ne demeli? “Eğer oraya (Üsküp’teki mahalle mektebine) gönderilmemiş olsaydım, tahsilim doğrudan doğruya bir yeni maarif mektebinde başlasaydı milliyetimin en hoş hatırasından mahrum kalmış olurdum. Çocukluğumda olsun birkaç sene güzel mazimiz içinde yaşamış oldum…” Bu sözler Türk edebiyatının büyük kalemlerinden Yahya Kemal Beyatlı’ya ait. Bu itiraf da gösteriyor ki; tıpkı elimizin tersi ile itip reddettiğimiz diğer konulara olduğu gibi Cumhuriyet öncesi eğitim sistemine de bir daha bakmamız ve kâdîm olanı yeniden keşfetmemiz gerekiyor.

    Geriye doğru çıkılacak bu seyahatte kaynak olarak kullanılabilecek kitaplardan biri, geçtiğimiz günlerde Dergâh Yayınları arasından piyasaya çıktı. “Bir Eğitim Tasavvuru Olarak Mahalle / Sıbyan Mektepleri” kitabı, 1997 yılında yayımlanan Mahalle Mektebi Hatıraları / Amin Alayı – Mektep İlahileri kitabının genişletilmiş hâli. Prof. Dr. Ali Birinci ve Prof. Dr. İsmail Kara’nın hazırladıkları kitap, aralarında Muallim Naci, Halide Edip Adıvar, Ahmed Rasim, Tahiru’l Mevlevî ve Yahya Kemal Beyatlı’nın da bulunduğu pek çok ismin çocukluk hâtırâlarına dayanıyor. Tahiru’l Mevlevî’nin “Malumdur ki tarih yazmak, maziyi istikbâle anlatmak, yahut eslâfı ahlâfa tanıtmak demektir. Buna binaen ‘hal’ için malum olan bir şeyin ‘istikbâl’ için meçhul bırakılmaması lâzım gelir.” ifadesinde işaret ettiği hikmet fehvasınca bir araya getirilen hatırât, geçmişle bugün arasında köprü niteliği arz ediyor.

    Kitap sayfaları arasında dolaşırken görülüyor ki; eğitimin, geleneğe binaen 4 yaş, 4 ay, 4 günlükken Âmin Alayı ile başladığı yıllardan akılda kalan en belirgin unsur ilk gün yapılan merasim. İlk örnekleri 13. yüzyıla dek uzanan ve Bed-i Besmele de denen merasim, ailenin gelir durumu nisbetinde bir şaşaa ile başlıyor. Şehzadeler de dahil tüm çocuklar için tertib edilen törene muhitin ileri gelenleri ve kalabalık bir davetli grubu iştirak ediyor. Erkek çocukların takacağı festen, kızların örtüsüne, Kur’an kesesi, minder ve rahleye kadar bütün malzemenin itina ile günlerce önceden hazırlandığı tören, aileler tarafından neredeyse düğün kadar ciddiye alınıyor. Mektebin ilahici takımının icra ettiği ilahiler eşliğinde başlayan kısa gezinti, mektepte zihin açıklığı ve muvaffakiyet duaları ile sona eriyor. Ve küçük bir çocuğun dimağında ömrünün sonuna kadar unutamayacağı bir iz bırakan ilk dersi başlıyor: Hocasının önünde diz çöken küçük çocuk, ömrünün ilk dersini alıyor. Euzu Besmele’den sonra manasına binaen ‘Rabbi yessir’ duası okunuyor ve ilmin kapısı elif harfi ile aralanıyor. Sonrasında uzun yıllar boyu devam eden ve her günü başka bir keşfe konu olan mektep hayatı da başlamış oluyor.

    25 temmuz 2005

    Related Posts

    Yaşar Kemal Sahaflar Çarşısı’nda

    Ekim 28, 2023

    sahaflık kabuk değiştiriyor

    Mayıs 28, 2020

    okur, yazar bir sahafın sandık odasından…

    Mayıs 2, 2020
    Add A Comment
    Leave A Reply Cancel Reply

    Çok Okunanlar
    bibliyofili ile bibliyomani arasındaki ince çizgide yürüyorum
    Nisan 21, 2025
    taşı toprağı tarih bir ülkede yaşıyoruz!
    Nisan 21, 2025
    türkiye’de en ucuz emek, entelektüel emek!
    Nisan 21, 2025
    biz çalıkuşu nesliyiz!
    Nisan 21, 2025
    anadolu kitabı koruyamamıştır
    Nisan 21, 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram Pinterest
    • Gizlilik Politikası
    • iletişim
    • hakkımda
    © 2025 Ayşe Adli

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.