Close Menu
Ayşe AdlıAyşe Adlı

    Subscribe to Updates

    Get the latest creative news from FooBar about art, design and business.

    What's Hot

    bibliyofili ile bibliyomani arasındaki ince çizgide yürüyorum

    Nisan 21, 2025

    taşı toprağı tarih bir ülkede yaşıyoruz!

    Nisan 21, 2025

    türkiye’de en ucuz emek, entelektüel emek!

    Nisan 21, 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram
    • Gizlilik Politikası
    • iletişim
    • hakkımda
    Ayşe AdlıAyşe Adlı
    • Yeşilçam’dan Portreler
    • Geçmiş Zaman Olur Ki…
    • Türkiye Kurulurken…
    • Hoş Sada!
    • Tüm Kategoriler
      • Şehir ve Mekan
      • Dünya’dan
      • GeziYorum
      • Kitabiyat
      • Nadir Söyleşiler
      • O Şehr-i İstanbul Ki…
      • Portreler
      • Sinema Yazıları
      • Sanat Penceresi
      • Tarih Yazıları
      • MetaFizik
    Ayşe AdlıAyşe Adlı
    Gündem - sola karşı solda birlik arayışı

    sola karşı solda birlik arayışı

    Geçtiğimiz haftalarda meydanları coşkuyla dolduran kalabalıklar nezdinde en popüler simalardan ikisi Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Demokratik Sol Parti (DSP) genel başkanlarıydı. Deniz Baykal ve Zeki Sezer görüldükleri yerde 'birleşin, birleşin' nidalarıyla kuşatıldı. 
    Şubat 11, 2015
    Share
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    CHP miting meydanlarından aldığı coşkunun da etkisiyle DSP’yi ‘sol’da birliğe’ ikna etti. Öte yandan başını sivil toplum kuruluşları ve entelektüellerin çektiği sosyalist hareket bu sola karşı birlik arayışını tam gaz sürdürüyor.Geçtiğimiz haftalarda meydanları coşkuyla dolduran kalabalıklar nezdinde en popüler simalardan ikisi Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Demokratik Sol Parti (DSP) genel başkanlarıydı. Deniz Baykal ve Zeki Sezer görüldükleri yerde ‘birleşin, birleşin’ nidalarıyla kuşatıldı. ‘Tez elden yapılsın!’ dediği seçimler öne alınınca şaşkına dönen CHP ve 2002 seçimlerinde parlamento dışı kalan DSP ‘kerhen’ bu ricayı kırmayıp görüşmeleri tamamladı. Ve muhtemelen Temmuz sonunda şiddetli geçimsizlikten bozulacak nikâh, kıyıldı. O cenahta pazarlıklar ‘üç benden olsun beş de senden’ tadında sürüyor. Ancak bu ittifakın karşısında sol entelektüellerin başını çektiği başka bir arayış tam yol ilerliyor bugünlerde.

    Prof. Dr. Ahmet İnsel ve Seyfettin Gürsel ortak imzasıyla 18 Mart’ta yayımlanan ‘Sol için ilginç bir öneri’ başlıklı yazı ile su yüzüne çıkan bağımsız ortak aday platformları, 23 Temmuz’da parlamentoda olmak isteyen sol çevreleri temsil ediyor. Zira sözünü ettiğimiz kişi ve kurumların bir kısmı, ‘CHP iyice sağa çekti’ kanaatini taşırken; bazıları da 1965’ten beri Türkiye’de sol siyasal alanın boş olduğu düşüncesinde. ‘Hiç olmazsa bu defa Meclis’i boş geçmeyelim’ kaygısı ilk anda CHP ve DSP ittifakına karşı görünse de İnsel bir başka açıya da dikkat çekiyor: CHP’nin sebep olduğu boşluğu doldurmak önemli elbette. Ancak girişimin AK Parti’yi ilgilendiren boyutunu da es geçmemek gerek. İnsel’e göre “CHP ile AKP arasında sıkışıp CHP’ye oy vermek istemeyip de AKP’ye oy vermek isteyen ciddi bir kentli demokrat seçmen kitlesi var bugün Türkiye’de.” Siyasette muhalefet boşluğuna inanan kimi sağ çevreler de farklı gerekçelerle bu adımı destekliyor. “Solun bir düşünce, en önemlisi bir iddia ve alternatif olarak siyasî yelpazeden elini ayağını çekmesi siyasetin dengelerini bozuyor. Çaresiz kalanlar denge halini, demokrasi dışı “hazır kıtalar” ile sağlamaya teşebbüs ediyor. Bu yüzden siyasetin sol bir alternatif üretme çabası, sadece solun değil hepimizin sorunu.” diyen Prof. Dr. Mümtaz’er Türköne de bu isimler arasında.

    ‘Bağımsız Ortak Aday’ arayışının temel sebebi; merkez sol partilerin sosyalist düşünceyi temsil etmediğinin düşünülmesi. EMEP, ÖDP, SDP gibi daha solda duran partiler de yüzde 10 barajı sebebiyle Meclis’e giremiyor. Kaba bir hesapla 2002 seçimlerinde 4 milyon oy kaybından söz ediliyor. Merkez soldaki partiler sağa kaydıkça kayıp artıyor. Bağımsız ortak adaylar etrafında birleşmeyi teklif eden Ahmet İnsel, bu yıl önceki seçim dönemlerinde yaşananlara benzer bir hayal kırıklığının tekrarlanmaması için bu konuya yoğunlaşmış görünüyor: “Türkiye’deki demokratların, solun, CHP’nin dışında kalan, gerçek anlamda eşitlik, özgürlük, dayanışma kavramlarını benimsemiş insanların akşam televizyonda 2007 seçim sonuçlarını izlerken yaşayacakları o büyük ezikliği düşünün; yine toplam sol oylar yüzde 1 almış, öbürü yüzde 2 almış, diğeri yüzde 4,5 almış diyelim, milletvekilleri dağıtılıyor ve demokrat sol olarak kendini tanımlamış hiçbir kişi milletvekili olarak seçilmemiş. Bu hakikaten artık bıktırıcı, yıkıcı, usandırıcı ve usandırıcı olduğu ölçüde de yeni hamlelerin, yeni oluşumların şevkini kırıcı bir durum olacaktır.”

    İnsel bu düşüncelerini kaleme alır almaz pek çok kişi ve kurumdan destek gördü. Kısa zamanda ortaya çıkan inisiyatifler bir yandan imza toplayarak kamuoyu oluşturuyor. Diğer yandan da kulislerde birlikte hareket imkânı araştırılıyor. “Mükemmel bir işbirliği sağlanırsa ve işler mükemmel yürürse potansiyel 50-60 vekil civarında.” Bu sözler ortak aday kampanyası çağrıcılarından Sertuğ Çiçek’e ait. Yaptıkları çağrıyla sol çevrelerin en temel ve genel politikalarını dile getirecek isimler etrafında birleşmesini istiyorlar. Bu, Zonguldaklı bir maden işçisi de, kamuoyunun tanıdığı Prof. Gencay Gürsoy ve Baskın Oran gibi biri de olabilir onlara göre.

    HEDEF ŞEHİRLER İSTANBUL VE ANKARA

    ÖDP ve DTP’nin pilot bölgelerde bağımsız adayları destekleyeceklerine yönelik beyanları heyecanı artırmış görünüyor. Ancak bu girişimleri yakından takip eden Roni Margulies’e göre telaffuz edilen rakamlar gerçekçi değil. Şu durumda sadece İstanbul’da 2 bölgede ve Ankara’da bağımsız adayla seçime girmek makul görünüyor. Nitekim bu meseleyi ilk ortaya atan İnsel de benzer bir görüşü savunuyor. Bir seçim bölgesinde milletvekili sayısı arttıkça Meclis’e girmek için gereken oy oranı azalıyor. Bu durumda mesela İstanbul’dan yüzde 3,5 ile yani 55 bin oyla milletvekili seçilmek mümkün. Türkiye genelinde 7 ve üzerinde milletvekili çıkaran il sayısı 31 olsa da İnsel bunların hepsinden bağımsız aday göstermenin anlamlı olmadığı düşüncesinde. “Artık 10 seçim bölgesi mi olur, 12 seçim bölgesi mi olur ona girişimde bulunacak olanların toplu biçimde karar vermeleri gerekir.”

    Margulies, desteği istenen çevrelerle teması sağlayan 8 kişilik ekipte de yer alıyor. CHP’ye karşı öteden beri rezerv koymuş olsa da bu kez durumun biraz daha farklı olduğunu söylüyor. Ona göre bir süredir ırkçılık ve milliyetçilik devlet eliyle pompalanıyor. CHP de bunun borazanlığını yapıyor. Bu tutum en mülayim solcu için bile kabul edilemez Margulies’e göre. Yüzde 10 barajı ile birlikte soldaki partilerin misyonunu tamamlamış gibi görünmesini de sorun kabul ediyor. Miadını doldurmuş 5 partiyi bir araya getirmek miadını doldurmuş büyük bir partiye sahip olmaktan başka anlam ifade etmiyor. En makul ve belki de şu anda denenebilecek tek yol bağımsız adaylar üzerinde uzlaşmak yani. ÖDP, EMEP, DTP ve SDP bağımsız aday girişimine prensipte olumlu yaklaşıyor. Ancak herkes ihtiyatlı konuşmayı tercih ediyor: Ne olacağı belli değil, gayret ediyoruz.

    Kendini ‘solcu vatandaş’ diye takdim eden Bank-Sen Genel Başkan Yardımcısı Altan Çarıkçı’ya göre de Roni Margulies’in söylediği gibi sol hareketin lokal girişimlerden ziyade derin bir fikrî sondaja ihtiyacı var. Akademi ve sanat çevrelerinden önemli bir desteğe sahip solun barajı bir türlü aşamaması temsil ettiğini söylediği çevrelerle arasındaki kopukluktan kaynaklanıyor. Ancak bu kez başarıyı mümkün görüyorlar. Zira sosyalist çevrelerden kadîm meselelerini halletmesi değil, sadece solun temel karakteristiğini yansıtacak isimler etrafında bir araya gelmesi isteniyor.

    Meral Tamer, seçilemeseler bile Can Dündar, Oral Çalışlar, İsmet Berkan, Sezen Aksu, Yaşar Kemal, Türkan Şoray gibi bir isme oy vermenin kendisini üzerine çöken tıkanmışlık duygusundan kurtaracağını söylüyor. Can Dündar, Adalet Ağaoğlu’nu Meclis sıralarında hayal ediyor. Ancak birkaç istisna hariç üzerinde ciddiyetle durulan isimler sır gibi saklanıyor. Ertuğrul Kürkçü’nün “Herkes onun adını söyleyince kendiliğinden adayımız oluverdi.” dediği Prof. Dr. Gencay Gürsoy adaylığının söz konusu olmadığını söylese de, hele ki DTP bile ‘o olursa destekleriz’ dedikten sonra vazgeçilemeyecekler arasında görülüyor. Gürsoy da bağımsız aday hareketinin başarısı için elinden gelen gayreti sarf edeceğini söylemekten kaçınmıyor zaten. Zira neredeyse 20 yıldır görünür başka bir alternatif olmadığı için desteklenen CHP artık alternatifleri arasında yer almıyor. 1965’te ilk ve son kez Meclis’te 15 vekille temsil edilen sosyalist hareket bu sefer kaç temsilci gönderir parlamentoya? “Gönlümden geçen rakam 60 değil 160.” diyor Gürsoy. “Ancak yaşım ve tecrübem uçmama izin vermiyor.” 10-15’i makul bulsa da bir kişi bile önemli demeyi ihmal etmiyor.

    SON SÖZÜ UFUK URAS SÖYLEYECEK

    Girişimi destekleyenlerden Ertuğrul Kürkçü, sosyalist hareketin önemli isimlerinden biri. 60’larda Dev-Genç’in, 96’da da ÖDP’nin kurucuları arasında yer aldı. O, soldaki siyasal boşluğu biraz daha geriye, 60’ların sonuna götürüyor: “Türkiye’nin sol alternatifi 1965’te TİP’le başlamıştı. CHP 1969’dan sonra kendini solda bir parti olarak tanımlamaya karar verdi. Bu, solu devlet içi alternatif haline getirme projesiydi.” Bu izahtan sonra sosyalistlerin 1965’ten beri kendi alternatiflerini oluşturmaya çalıştıklarını söylüyor. Başarısızlığın en önemli sebeplerinden biri seçim yasaları. TİP’in başarısı Milli Bakiye Sistemi’nden kaynaklanıyordu Kürkçü’ye göre. Partiye verilen hiçbir oy boşa gitmediği için parlamentoya 15 vekil gönderilebilmişti. Şimdi seçime bağımsız adaylarla girme isteği sistemden kaynaklanan problemleri avantaja çevirme isteğinden kaynaklanıyor.

    Girişimin başarısını CHP’nin solunda yer alan siyasi partiler, en fazla da ÖDP’nin vereceği cevap belirleyecek. Zira bağımsız aday inisiyatiflerinin yakındıkları problemlerle 10 yıl kadar önce ÖDP’nin kuruluş gerekçeleri arasında önemli benzerlikler var. 1996’da soldaki boşluğu doldurması için desteklenen partiden şimdi bağımsızlar lehine sahadan çekilmesi isteniyor. Bu seçim döneminde yaşanan olağanüstü kutuplaşmalara dikkat çeken Genel Başkan Ufuk Uras, parti olarak siyaseten bir tutum almanın önemine inandıklarını söylüyor. Ama istisnai zeminlerde bağımsız adayları destekleyebileceklerini ekliyor. İstisna ettiği yerler, bağımsız adayların seçilme ihtimalinin yüksek olduğu şehirler. Ve Uras’a göre bu tarife uyan çok fazla yer yok. Bütün toplumu kuşatacak, bir partinin adayı gibi görünmeyecek; meslek örgütlerinin, sendikaların, sivil hareketlerin temsilcisi olabilecek aday sayısı da zannedildiği kadar çok değil. Bu yüzden ÖDP’nin bir tür eylem platformu olarak önemine inanıyorlar. Hangi şehirlerde nasıl bir tavır takınacakları da adaylar açıklandıktan sonra kesinleşecek. Adaylarda aradıkları özellikleri; ırkçı- milliyetçiliğe karşı çok kültürlülüğü ve bir arada yaşamayı savunmak ve küreselleşmenin dayattığı politikalara karşı emekten yana olmak şeklinde özetlemek mümkün. Oturup aday pazarlığı yapmayacaklarının altını çiziyor Uras. Kendilerine sunulacak isimleri değerlendirecek ve yollarına devam edecekler. Uras, desteği istenen partilerin seçimden sonra yeni bir çatı altında bir araya gelmeleri temennisine de ihtiyatla yaklaşıyor: “ÖDP fetişizmimiz yok ama şu anda buna değecek bir siyasi proje görünmüyor. Biz tam tersi ÖDP’nin sosyal dayanaklarını oluşturma aşamasındayız. Böyle bir ihtimal olursa değerlendiririz.”

    Projenin en önemli adımı, solda yer alan partilerin seçimlerde aday göstermek yerine ortak adayları desteklemelerini sağlamak. Ahmet İnsel’e göre Türkiye’deki anlaşma ve uzlaşma kültürü eksikliği işi zorlaştırıyor. Bunu şakayla karışık şöyle anlatıyor: “Napolyon kurmaylarına sormuş ‘savaşla ilgili sorunlarımız neler?’ Barutumuz yok demişler. ‘Devam etme’ demiş Napolyon. ‘Bundan sonrasını söylemene lüzum yok! Barut yoksa savaşı kaybettik demektir.’ Ortak adayın belirlenmesi sorunu biraz barutumuz yok gibi.”

    21 mayıs 2007

     

    Related Posts

    etyen mahcupyan; batı devletten, doğu örgütten özgürleşmeli!

    Şubat 13, 2015

    türkiye çözümü konuşuyor!

    Şubat 13, 2015

    kat karşılığı şehirler…

    Şubat 13, 2015
    Add A Comment
    Leave A Reply Cancel Reply

    Çok Okunanlar
    bibliyofili ile bibliyomani arasındaki ince çizgide yürüyorum
    Nisan 21, 2025
    taşı toprağı tarih bir ülkede yaşıyoruz!
    Nisan 21, 2025
    türkiye’de en ucuz emek, entelektüel emek!
    Nisan 21, 2025
    biz çalıkuşu nesliyiz!
    Nisan 21, 2025
    anadolu kitabı koruyamamıştır
    Nisan 21, 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram Pinterest
    • Gizlilik Politikası
    • iletişim
    • hakkımda
    © 2025 Ayşe Adli

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.