Son dönem Türk edebiyatının tartışmasız en önemli isimlerinden Ahmet Hamdi Tanpınar’ın günlükleri, vefatından 46 yıl sonra yayımlandı.
Günlüklerin neşredileceği haberinin duyulmasıyla başlayan heyecan, kitap piyasa çıktıktan sonra yerini derin bir tartışmaya bıraktı. İki farklı konuyu gündeme taşıdı Tanpınar’ın günlükleri. İlki; günlüğün insanın mahremi sayılıp sayılmayacağı idi. Nasıl olur da kişinin kendine özel notları başkaları tarafından kamuoyuna açılır diyenlerin itirazı, ‘ama Tanpınar onları başkaları tarafından okunsun diye yazmış.’ Savunmasıyla karşılık buldu. Yazarın, “Bu defteri seviyorum. Benden sonra okunacağını düşünüyorum. Hoşuma gidiyor. Geçen zamanım görülecek sanıyorum…” ifadesiyle destekleniyor bu kanaat. Henüz kapanmayan bu mevzu, muhtelif vesilelerle tekraren gündeme gelecek gibi görünüyor.
Tartışılan ikinci konu ise günlüklerde kendini gösteren Ahmet Hamdi Tanpınar portresinin diğer eserlerindeki imaja pek benzememesinden kaynaklanıyor. Şiir ve romanlarında merkeze oturttuğu manevi değerleri tartışan, yer yer tîye alan bir Tanpınar var bu kez karşımızda. Korku ve kaygılarını apaçık ifade eden; depresif, yalnız, ümitsiz, çevresindekilerle kavgalı bir insan… Edebiyat camiası işin teknik ve etik tarafını tartışadursun, ortalama okur için kafa karıştırıcı olan iki Tanpınar kimliği ile karşı karşıya olmak. Bütün ihtilaflar bir yana, yazar, şair, eleştirmen Ahmet Hamdi; berrak, naif, kırılgan üslubuyla duruyor yine karşımızda. Günlükler, daha önce de Tanpınar üzerine çalışmalar yapan İnci Enginün ve Zeynep Kerman’ın yirmi yıllık emeği sonucu yayına hazırlandı. Notların Osmanlıca kaleme alınmış olması, yazının çok küçük ve yer yer okunaksız olması çok zorlamış profesörleri. Zengin dipnotlar, açıklamalar, fotoğraflar, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın kullandığı Fransızca kelimelerin yer aldığı bir sözlük ve dizinle zenginleştirilen kitap Dergâh Yayınları tarafından okuyucuya sunuluyor. İlgilenenlere duyurulur…
11 şubat 2008