Close Menu
Ayşe AdlıAyşe Adlı

    Subscribe to Updates

    Get the latest creative news from FooBar about art, design and business.

    What's Hot

    bibliyofili ile bibliyomani arasındaki ince çizgide yürüyorum

    Nisan 21, 2025

    taşı toprağı tarih bir ülkede yaşıyoruz!

    Nisan 21, 2025

    türkiye’de en ucuz emek, entelektüel emek!

    Nisan 21, 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram
    • Gizlilik Politikası
    • iletişim
    • hakkımda
    Ayşe AdlıAyşe Adlı
    • Yeşilçam’dan Portreler
    • Geçmiş Zaman Olur Ki…
    • Türkiye Kurulurken…
    • Hoş Sada!
    • Tüm Kategoriler
      • Şehir ve Mekan
      • Dünya’dan
      • GeziYorum
      • Kitabiyat
      • Nadir Söyleşiler
      • O Şehr-i İstanbul Ki…
      • Portreler
      • Sinema Yazıları
      • Sanat Penceresi
      • Tarih Yazıları
      • MetaFizik
    Ayşe AdlıAyşe Adlı
    Sanat Penceresi - tuvale yansıyan mardin neler anlatıyor?

    tuvale yansıyan mardin neler anlatıyor?

    “İnsan arz üzerinde bir yer işgal ediyorsa onun hakkını vermeli!” Ressam İsmet Yedikardeş’in hayat felsefesi bu düstur. El attığı her konuda bu ciddiyeti ortaya koyan Yedikardeş, dünyayı Mardin Medeniyeti’ni tanımaya davet ediyor.
    Şubat 11, 2015
    Share
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    İsmet Yedikardeş, meramını anlatmak için iğneyle kuyu kazanlardan. Birileri Anadolu coğrafyasında bugüne dek gelip geçen, geride derin iz ve eserler bırakan medeniyetleri eşeleyedursun, o yer üstünde, göz önünde olanları insanlıkla paylaşma telaşında. Kendini bir parçası kabul ettiği Mardin Medeniyeti’nin dünyaya anlatacağı çok şey olduğuna inanıyor ve bu medeniyetin sözcülüğünü kelimelerle değil fırça darbeleriyle yapıyor. O, bir ressam. Nâmı Türkiye sınırlarını aşalı çok olmuş. Kendi topraklarında hak ettiği kadar tanındığını söylemekse zor.

    Yedikardeş’in yaklaşık 6 yıldır üzerinde çalıştığı “Mardin: Medeniyetler Kapısı” sergisi, 2007 yılı içinde Türkiye’nin çeşitli şehirlerini dolaştı. Kadim şehirde tarih boyunca üst üste binen incelik, estetik ve zarafet tüm sadeliği ile yansımış koleksiyondaki tablolara. “Mardin, tarihin taşa işlenmesi.” ressama göre. Taşın sevgiye ve estetiğe boyun eğmesi… Binlerce yıldır birçok medeniyete kucak açan şehrin tarihi ve adeta her sokağa, her binaya sinen hikâyesi estetiğin ötesinde şeyler de anlatıyor. Yedikardeş’in maksadı da aslında çok göz önünde olan bu hikâyenin daha fazla insan tarafından fark edilmesi. Çünkü dünyanın Mardin’den yükselen mesaja ihtiyacı gün geçtikçe artıyor.

    Dünya dört bir yanda din ve millet çatışmalarına sahne olurken Mardin, fikri sorulana kadar konuşmayan bir bilge gibi sessizce yaşamaya devam ediyor. Şehir; barıştan öte, huzura ve dünyayı birbirine dar etmeden birlikte yaşamanın mümkün olduğuna şahitlik ediyor, ressam da Mardin’in sessiz çığlığına. Meramını anlatmak içinse kelimeler yerine toprağa düşmüş görüntüleri kullanıyor. O izi kimin bıraktığının bir önemi yok Yedikardeş için. “İnsanlığın bugüne kadar ürettiği bütün eserler hangi kültüre ait olursa olsun varlığını devam ettirme hakkına sahiptir.” diye düşünüyor ve bir tabloda kiliseyi, havrayı ve camiyi birbirini ezmeden, yok etmeden bir arada kullanıyor. Bunu, samimi bir Müslüman kimliği ile yapıyor üstelik. Zira öncekilerin bıraktığı izleri gelecek nesiller için ibret ve idrak vesilesi kabul ediyor.

    1947 yılında Mardin’de doğup üniversite çağına kadar orada yaşamış Yedikardeş. Mardin’in kendisi için ifade ettiği manayı aktarırken çocukluğuna dönüyor. O günkü memleketini değil İstanbul’la, şehrin bugünkü haliyle kıyaslamak dahi ihtimal dışı. Aklına ilkin yazın çizmeyle gezmek zorunda kaldığı geliyor. Ama bu mahrumiyet hınca dönüşmemiş. “Mardin’e kızamam ben. O günün şartları bu kadarına yetiyordu. Elinde ne varsa sundu bize. Şimdi sıra bende.” Şehrin ona ilham ettiği öncelikli mânâ medeniyet. Bütün dünya savaş tamtamları ile çınlarken barış medeniyeti Mardin’in kıymeti iyice aşikâr oluyor. Yedikardeş’in, insan eliyle cehenneme döndürülen dünyaya verdiği mesaj tablolarında açıkça görülüyor. Bu eserlerden yayılan anlamlardan biri, denge. İnsanın da kültürün de biri diğerinden daha kıymetli değil. Hepsi, bir arada, birbiri ile anlamlı.

    Sergiyi görmeye gelenler cami-kilise-havra, haç-hilal ve yıldız arasında gidip gelirken kendilerini Mardin kapısından içeri girerken buluyor. “Günümüz dünyasının, önündeki sorunları aşmak için birtakım ihtiyaçları var. Dinler arası diyalog bu maksatla ortaya atılmış bir fikir. Mardin’in tarih boyunca hiç böyle bir çabaya ihtiyacı olmamış.” Mardin, 1450 sene önce Hazreti Ömer zamanında fethedilmiş. İsmet Bey, halifenin o gün verdiği mesajın hikmetine bağlıyor şehirde binlerce yıldır esen huzur iklimini. “Hazreti Ömer, yöneticilere ‘azınlıkları koruyun ve dinlerini yaşamalarına müsaade edin!’ diyor. Bu, İslam’ın bir vurgusu. İslam hiçbir zaman diğer dinleri ezmemiş, bilakis korumuştur. Avrupa’da insanlar dinleri ve inançları yüzünden canlarından olurken burada Yezidi, Süryani, Keldani, Ermeni ve Müslümanlar bir arada yaşıyordu.”

    Dünya çapında kerli ferli bilim adamları, bir ömür vererek dünyanın sonunun geldiğini, insanın insanlığın kurdu olduğunu muştularken çok naif, bir o kadar gerçek bir ikazda bulunuyor Yedikardeş: “Mardin’i görmeden göçerseniz eksik kalırsınız.” Anlattıklarıyla, Mardin’in ifade ettiği mesajdan uzak yaşarsanız dünyaya yazık edersiniz diye şerh ediyor bu cümlesini. “Bizde şeytana tapan da, güneşe tapan da Allah’a iman eden de var. Ama kavga yok…” Son yıllarda yaşanan göçlerin inanç sebepli olduğu söylentileri bir hayli canını sıkmış. Tarihî değere sahip yapıların da birer ikişer kaybolduğunu görünce İstanbul’da kurduğu tuvalde Mardin’i anlatmaya başlamış Yedikardeş. Öncelikle şehrin mimari yapısının aslına uygun şekilde korunması gerektiğine, ikinci olarak da her şeye rağmen Mardin’in hâlâ dengeler şehri olduğuna dikkat çekiyor. İzleyicileri dakikalarca karşısında mühürleyen, ince ince çalışılmış aslının birebir kopyası izlenimi veren tabloların yüzlerce kilometre uzakta ortaya çıkması şaşkınlık verse de o çok doğal karşılık veriyor: “Çok zengin bir şehir orası. Siz de gidip dolaşsanız elinize aldığınız kâğıda bir şeyler çizebilirsiniz. Bende Mardin’den geriye kalanlar bunlar.”

    Babilliler, Artuklular, Selçuklu, Osmanlı ve diğerleri… Mardin bugüne o kültürlerin imbiğinden geçerek gelmiş. Tüm bunlardan yoğrulan medeniyetin adına Hoşgörü Medeniyeti diyor Yedikardeş. ‘Kendimizi anlatmamışsak kusur bizdedir’ diye düşündüğü için kendi payına düşeni fazlasıyla yapıyor. “Tablolarda yer alan sembol ve figürlerin hangi din ve kültüre ait olduklarını fark etmek hiç zor değil. Bu açıklığın birbirini yok etmeden sergilenmesi konuya kayıtsız kalmayı imkânsız kılıyor. İsmet Bey, Mardin’den aldığı dersle veriyor karşılığı: “Çeşitliliklerden biri ön plana çıktığında diğeri rahatsız olur. Ama aralarında denge kurmayı başarırsanız sorun çıkmaz.” Eserlerindeki denge günlük hayatta da fazlasıyla var ona göre. Ah şu kıyamet çığırtkanları da olmasa… “Bizim en iyi mimarımız bir Ermeni idi. Torunları Amerika’da yaşıyor. Ben bugün hâlâ ondan en iyi mimar diye söz ediyorsam torunlarını zorla göndermiş olamam. Kovulmadılar. Aklıyla düşünen insanlar her zaman kıymetli olanı korudu.”

    Gençlik yıllarından beri Mardin’den uzakta yaşıyor. Hâlâ gözünden sakınsa da eskiyi aradığını itiraf etmeden de edemiyor. O tablolarına almasa da her yeri beton binalar istila etmiş durumda. Bu kalabalığın içinde kaybolup giden kültürden haberdar olanların sayısı da gittikçe azalıyor. “Evler avluluydu Mardin’de ve kimse bir ötekisinin manzarasını ve avlusunu kapatacak yere ev yapmazdı. Benim tablolarımda da herkesin evi ovaya bakar ve hepsinin önü açıktır. Şimdi bakıyorsunuz o insanların torunlarının yaptıkları evler birbirinin önünü kapatıyor. Neden böyle oldu, anlamıyorum.”

    Eski Meclis Başkanı Bülent Arınç’ın Birleşmiş Milletler Genel Merkezi’nde sergilenmesi için harekete geçtiği sergi, Yedikardeş’in zihnindeki bir hayal ufkundan besleniyor. Tablolardaki her figürün Mardin medeniyeti içinde karşılığı var. O, farklı yer ve dönemlerde ortaya konulmuş eserleri bir araya getiriyor yalnızca. Birisi Savur Kapı’da diğeri Şar Mahallesi’nde bulunan iki binayı karşı karşıya koyabiliyor. Bir tabloda Bâbil Kulesi, diğerinde tavus kuşu görülüyor. Hepsine Mardin’e has o toprak sarısı hâkim. Bir başka tabloda 3 kapı dikkat çekiyor. Biri cami, biri kilise, diğeri ise okul kapısı. Din bilgisi, diğer dinlere karşı hassasiyet ve çağdaş bilimler. Mardin bütün bunlardan müteşekkil.

    Geçtiğimiz haftalarda Dolmabahçe Sarayı’na misafir olan sergide bir tablodan diğerine tarih turu yaparken bugünkü değer yargıları arasında kendine yer bulamayan hassasiyetleri de anlatıyor İsmet Bey, “Mardin mimarisinde güvercin çok kullanılır. Bakmayın son dönemlerde barış sembolü diye sunduklarına. Biz onu 1400 senedir taşa işliyoruz.” Asıl sürprizi kapılardan bahsederken yaşıyoruz: “Mardin’de kapılar farklıdır. Bir kapıdan o odanın kadınlara mı, erkeklere mi yoksa misafire mi ayrıldığını anlarsınız. Ona göre içeri girdiğinizde nereye yöneleceğinizi bilirsiniz.”

    Mardin, kendi toprağından uzakta bile insanı bu kadar kuşatırken İsmet Yedikardeş’in çağrısına katılmamak elde değil. “Gidip bir görün. Mardin’in size anlatacakları, sizin de onun için yapacağınız bir şeyler vardır.” Unutmadan, bir de sır veriyor İsmet Bey: “Mardin’de her evde bir kahve ocağı vardır. Mardinli kahveye düşkündür.” Bizden söylemesi…

    12 kasım 2007

     
    Related Posts

    sanatçılar arasındaki ihtilaf mezhep ayrılığı gibi…

    Şubat 13, 2015

    eser-i istanbul’un gölgesinde!

    Şubat 13, 2015

    ressam kullarından padişaha!

    Şubat 13, 2015
    Add A Comment
    Leave A Reply Cancel Reply

    Çok Okunanlar
    bibliyofili ile bibliyomani arasındaki ince çizgide yürüyorum
    Nisan 21, 2025
    taşı toprağı tarih bir ülkede yaşıyoruz!
    Nisan 21, 2025
    türkiye’de en ucuz emek, entelektüel emek!
    Nisan 21, 2025
    biz çalıkuşu nesliyiz!
    Nisan 21, 2025
    anadolu kitabı koruyamamıştır
    Nisan 21, 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram Pinterest
    • Gizlilik Politikası
    • iletişim
    • hakkımda
    © 2025 Ayşe Adli

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.